·
123 görüntüleme
Bereketli Topraklar Üzerinde:
Sivas' ın Ç. Köyünden, İflahsızın Yusuf, Pehlivan Ali ve Köse Hasan Çukurova’da iş bulmak için yola koyulurlar. Bu üç arkadaş Adanada fabrikası olduğunu bildikleri hemşerilerinin kendilerine iş vereceğini umut ederler. Yusuf hariç diğerleri hiç şehir görmemişlerdir. Uzun ve zorlu bir tren yolculuğundan sonra Adana’ya gelirler hemşerilerinin fabrikasını bulurlar. Ancak hemşerileriyle bir türlü görüşemezler. Bunun üzerine son çare Yusuf kendini fabrika sahibinin arabasının önüne atar ve derdini anlatmayı başarır. Üç arkadaş da fabrikaya alınır. Bu üç arkadaşın hikayesi böylece başlamış olur. Bunlardan Kose Hasan, pehlivan Ali Çukurova ' nın Zorlu iş mücadelesinde feci bir şekilde ölür sadece İflahsızın Yusuf köyüne dönebilir.
Bu hikâyede başka kimler yok ki "Köse Topal , asalak Hidayetinoğlu, Irgatbaşı Macır Durmuş, Ömer Zorlu, Zorlu’nun karısı Fatma, şantiye şoförü ve karısı Hayriye, Kılıç Usta, Kürt Zeynel ve Halo Şamdin, Küçük Ağa, Kürt Hürü, Halo Cafer, Kel Meryem, İncirlikli Asiye ırgatbaşının kızı Selvi ...."
Orhan Kemal ; “Bereketli Topraklar Üzerinde ki romanını ” 1945 - 1950 yıllarında geçen Çukurova gerçeğini tüm çıplaklığıyla anlatıyor. Eseri okudugunuzda dört ana temaya değinildiğini anlayacaksınız : 1-Toplumsal sorunlar, 2 - Patron (Ağa)/ işçi sınıf mücadelesi, 3-Kır ve kent hayatının farklılaşması ve ilişkileri, 4- Kadına bakış açısı ve verilen değer ..
Eserde yoğun olarak toplumsal sorunlara değiniliyor , Ekonomik bunalım,işçi sınıfının çektiği sıkıntılar, kır hayatı ile kent hayatı arasındaki derin uçurumlar ve işçilerin emeğinin sömürülmesi çalışma koşullarının zorluğu, işçinin sağlığına önem verilmemesi, şehir hayatına uyum sağlayamayan işçilerin hayatlarını kaybedişleri, huzursuz bir yaşam ve insan hayatına özelikle kadına karşı kötü muamele verilen değer Erkekler kadınları temel ihtiyaçları karşılamaya mecbur kişiler olarak sahiplenmesi onları hor görülmeye, dövülmeye ya da satılmaya uygun kişiler görerek onları cinsel obje olarak görülmesi, Çukurova’nın bereketli toprakları üzerinden anlatılıyor bize.
Ben, Orhan Kemal'in "Bereketli topraklar üzerinde" romanını Yaşar Kemal'in " İnce Memd " romanının tarzında benzer üslupta yazıldığını düşünüyorum her iki yazar da romanında “diyalog (karşılıklı konuşma)” gibi anlatım tekniklerinden yararlanmış , diyalogların eser boyunca çok sık kullanıldığı görülüyor. Romanda olayların akışı, kişilerin ruh hali, korkuları, endişeleri, kurdukları hayaller, birbirleri hakkında ne düşündükleri büyük ölçüde diyaloglardan ( karşılıklı konuşmalardan) öğreniliyor. kişileri ve toplumu, konuşmalar yoluyla olduğu gibi yansıtma eğilimi, gerçekçilik anlayışının bir sonucu olarak görülmektedir .Romanda diyaloğun dışında, düz anlatıma da yer veriliyor. Yazarın konuşma ağırlıklı, doğal, sade ve açık bir dil kullandığı görülüyor. Roman kahramanları; halkın kullandığı deyimlerle, yerel ağızla ve gündelik dille konuşmalar ( küfürlü, argolu konuşmalar) dikkat çekiyor. Ayrıca anlatımında akıcılığı sağlamak için şiir ve düzyazıyı birlikte kullanma yoluna gidilerek şarkı ve türkülere yer verildiği görülmektedir.
Ben derim ki "Bereketli topraklar üzerinde" romanı muhteşem bir eser.
Şiddetle tavsiye ederim..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.