Gönderi

kaçıncı basamağında olursan ol yaşamın karamsarlığa kapılıp…umutsuzluk hırkasını giyme sakın boyun eğme kadere çekiver ipini umutsuzluğun…ilmek ilmek sökülsün taptaze umut çiçekleri ek gönül bahçene…gerisi gelir elbet bir gün yenik düşmez karanlığa aydınlık yumma güneşe gözlerini…acıları gizler karanlık bir merdiven daya gökyüzüne gök kuşağı topla yıldız topla saçlarını tara pırıl pırıl güneşin sitem etme düşlerine yağan kara damla damla erir elbet bir gün susturma yüreğini... kalkar her boran her sis…her şey unutulur en umutsuz bir anda yağan yağmur toprakta…capcanlı bir umut olur bir bahar dalının coşkusunu domur domur sana da verir elbet bir gün göz yaşıyla dolup taşmaz deniz meraklanma…! uçurtmasını yitiren çocuğun... gözyaşları kurur, üzüntüsü durur ararsan... ipinden kurtulmuş... serseri bir uçurtmanın özgürlük sevinci seni de bulur…bulur elbet bir gün yaprak ödünçtür dallarda önemli olan... umuttan yoksun kalıp... gözlerde ışığı söndürmemek, direnci yitirmemek dikenli de olsa... kızıl bir güldür hayat soldurmadan yaşamak yaşatmak gerek yeşile düşman bir bahçıvana...kendini sevdirmez çiçek yaprak yaprak ölür elbet bir gün yık barikatları... erit prangaları halka halka…zaman defterini kapat dört mevsimi var…her daim kış olmaz hayat merhaba deyip yaşama tekrar derin bir soluk al kızıl gülden /acıdan ıstıraptan arıtılmış... damla damla sevgiden damıtılmış/ yepyeni bir dünya yarat insan... yere çakılı yalnız bir ağaç değildir…tek başına rüzgârı bekleyen karanlıkta el sallayıp, göz kırpma her acıya ilâçtır sevgi…asla vazgeçme sevmekten sünger çek maziye yak ne varsa kötü gönlünün ocağında geç karşısına sevgi kahvesini, dostluk kahvesini yudumla umudun şefkatli kucağında bırak...! saçlarını okşasın rüzgâr apak karlar düşsün karanlıklarına her şafakta doğan güneşi karşıla batarken kızıllığını şarap şişelerine doldur yıllansın unut sonbaharı…başka baharlar ara çisil çisil yağmur yağsın hayat harmanına…ağaçlar tomurcuklansın aç yüreğinin kapılarını…sen uçur bir kuş da özgürce kanat çırpmanın tadına varsın bahardaki uyanışı... gök kuşağındaki gülüşü…zarafetini gülün muhteşem hazzını... bir bebeğin omzundaki gamzeden öpüşün lâpa lâpa yağan karın sesini köpük köpük aşkı soluk soluğa çimler üstündeki sevişmeleri düşün sonu ölümcül bir oyun da olsa yaşamak; harikulâde…masmavi bir düştür öyle mi ya ölüm... öyle mi ya ölüm...? unutma…! umut ekersen gökyüzüne ışıl ışıl göz kırpar yaşam ufuk çizgisinden yeni doğacak her güne... …hayat gülmeyi bilene güler…sevmeyi bileni sever her şey seninle başlar…seninle biter…
·
707 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.