"...Ruhunda aşkın uyandırdığı türden
duygular uçuşuyordu ve gözünün önünden
delikanlının sureti silinmiyordu. Neye benzediğini,
neler giydiğini, neler konuştuğunu, yerinde nasıl
oturduğunu ve kapıya doğru nasıl yürüdüğünü
düşündükçe hiçbir yerde ona benzer başka bir erkek
olamayacağını düşünüyordu. Güzel sesi ve söylediği
tatlı sözler sürekli kulaklarında yankılanıyor,
onun için endişeleniyordu. Boğaların ya da
Aietes'in onu öldüreceğinden korkuyor, daha
şimdiden ölmüşçesine arkasından ağlıyordu..
Büyük üzüntüsüyle yanaklarından acı gözyaşları
süzülürken, hıçkırıklarının arasından haykırdı:
"Ben bahtsız neden böyle bir üzüntüye kapıldım?
Bütün kahramanların en iyisinin ya da en kötüsünün
ölmesi gerekiyorsa varsın ölsün. Ama keşke sağ salim
kurtulabilseydi. Perses'in kızı saygın tanrıçam,
izin ver kaderini yenerek memleketine geri dönebilsin.
Ama alnına boğalar tarafından öldürülmesi
yazıldıysa, kötü kaderine sevinmediğimi bilsin."
Sayfa 103 - İş Bankası Kültür Yayınları, II. Basım