Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

"Bence hayat, okuyamadığımız mesajlarla dolu. Çünkü sürekli başımıza bir şeyler geliyor ve ben hepsinin içinde bir mesaj gizli diye düşünüyorum." "Yani her mesajı okumamız mı gerekiyor ya da hepsinin bir anlamı mı var?" "Her mesajı okuyamayız. Çoğunlukla mesajların hepsini yaş aldıkça okumaya başlarız. Yani büyümek, geçmişte anlam veremediğin şeyleri anlayabilir hale gelmek demektir. İnsan, geçmişin mesajlarını yaşı ilerledikçe okur." "Neden?" "Çünkü yirmili yaşlara kadar insan hep mesaj vermek ister dünyaya ve umurunda olmaz başına gelenler. Yirmi, yirmi beş yaş arası zorunlu mesajları okumaya mecburdur. Çünkü yanındaki herkes yavaş yavaş gider... İnsanlar taşınır, evlenir, işe girer, bir sürü şey... Yirmi beş, otuza kadar mesajları kabul etmenin ağırlığı ile yaşar. Sesini duyurmaya daha çok çalışır ve bir tarafıyla iyice yalnız hisseder. Daha çok saldırır hayata ama daha çok korkar. Otuzdan sonra birçok şeyi oturtur kafasında ama hâlâ eskiye dönme çabaları vardır. Bir yol arar kendine, hayatına tekrar anlam vermeye çalışır. Bununla birlikte büyük bir depresyon yaşar, çünkü otuzu bile hayal etmemiştir. Sonrası hep mesajları okumak ile geçer, çünkü artık çok zamanı vardır. Bu nedenle yirmi yaşına kadar mesaj veririz, sonrasında hep mesaj almak zorunda kalırız." "Devam et lütfen." "Yani, bazı mesajlar çok ağır ve bazı mesajlar daha hafif ve kolaydır. Çünkü insanların her şeyi anlamlandırma eğilimi vardır. İnsan anlamak zorundadır yoksa çok büyük acılar çeker. Gerçekten mesajı okuyamayanlar kendi anlamlarının gerçek olduğuna inanırlar. Buna da başkaldırış denir." "Ne güzel anlattın be, ben o işte başkaldıranlardanım." "Nasıl?" "Ne bileyim, bazı şeyleri aklım almıyor işte." "Az çok tahmin edebiliyorum demek istediğini." "Ama gerçekten güzel anlattın. Ben birazdan ne olacak çok merak ediyorum." "Ben de çok heyecanlıyım." "Sen niye heyecanlısın ki, sürekli yaptığın şey zaten?" "Hayatımda ilk defa bu yeteneğimi birine ispatlamak istedim galiba, bu ilk beni heyecanlandırıyor." "Hım... Demek o ilk benim. Bak şimdi heyecanım daha da arttı, peki hiç düşündün mü, bu gerçekse ve sadece ikimiz bileceksek dünyada nasıl yaşayacağız? Yani ben artık seni düşünmekten başka bir şey yapamam ki? Aklıma hep geleceksin. Bu unutabileceğim bir şey değil." "Belki iyi birer arkadaş oluruz." "O değil demek istediğim, yani ne bileyim ya, böyle bir film izlesem ve bizim durumumuzu yaşayan iki kişi olsa..." "Eee..." "O filmin iki ayrı finali olabilir. Ya ömür boyu birlikte yaşarlar ya da biri ölür diğeri tek kalır." "Neden?" "Bunun benimle alakası yok. Bu dünyada kim böyle bir şeye tanık olsa ömür boyu unutamayacağı bir anıya dönüşür ve sürekli yanında olmasını ister." "Anladım. O zaman bu gerçeği umarım taşıyabilirsin."
115 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.