Daha önce yazarın 7 kitabını okumuş ve yazım şekline aşina olan biri olarak başlarda çok zorlandığımı itiraf emeliyim. Özellikle ilk 230 sayfada, aynı anda dört olayın dört koldan anlatılması ve geçişlerin çok sık, adeta cümle cümle yapılması okumayı bayağı zorlaştırmış. Sonrasında ise normal bir Llosa kitabı şeklinde devam ettiğinden , yazarın yazım şekline alışık olanlar için sorun olmuyor ve kolayca akıp gidiyor. Ama şunu söyleyeyim kesinlikle ilk defa Llosa okuyacak olanlara tavsiye edilecek bir kitap değil. Onların yazarın bir kaç kitabını okuduktan sonra bu kitaba başlamaları daha uygun olur.
Kitapta yazar bizi, 1950'li yılların Peru'suna Diktatör Odria dönemine götürüyor. O dönemdeki baskılar, yolsuzluklar, haksızlıklar bize anlatılıyor. Faşist yönetimin işlediği cinayetler, rejim taraftarlarının desteklenmesi, adam kayırmalar, sansür uygulamaları, kara propaganda, rejime karşı yapılan özgürlük hareketleri konu ediliyor. Ayrıca dönemin Peru'sundaki sosyal, fiziki ve ekonomik yaşam koşulları hakkında da geniş bilgiler veriliyor. Yazar, bütün bunları da başlıca iki grup insanlar üzerinden aktarıyor. Birincisi burjuva bir aile ve çevresindekiler, ikincisi ise yönetimin polis teşkilatı ve içişleri bakanlığı elemanları.
Llosa'nın kitaplarını okumayı bu kadar keyifli yapan şey kendine has anlatım şeklidir. Yazar bir kaç olayı aynı anda anlatır. Mutlaka ileri, geri, yanlamasına, olaydan olaya geçişler yaparak, farklı farklı karakterler üzerinden anlatır. Hiçbir zaman dümdüz sıralı bir şekilde anlatmaz. Evet böyle bir anlatım şekli okuyucuyu biraz yorabilir ama alıştıktan sonra da okumayı daha zevkli hale getirir. Çünkü yazarın eserlerinin bir özelliği de akıcılığın çok fazla olmasıdır.
Oldukça hacimli olan bu kitabı, ben beğenerek ve özellikle ilk 230 sayfa sonrasında da büyük keyif alarak okudum. Son cümle olarak, kitabı, özellikle Mario Vargas Llosa okumayı sevenlerin okuması gereken bir kitap olarak değerlendiriyorum.
