Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

523 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Birinci cildi 401 sayfa, ikinci cildi 523 sayfa olmak üzere toplamda 924 sayfalık bir roman. Okurken çok zorlandığımı itiraf edeyim. Sayfalar tıka basa dolu. Sayfalar içinde paragraf bile yok. Bölüm olarak da 7-8 bölüm halindeydi. Okurken de maksimum 30 sayfa okuyabiliyorsunuz bir oturuşta. Olaydan çok duruma yoğunlaşıp anlatan durum öykücülüğü dediğimiz tarzda yazılmış. Olay çok az ve kahramanların iç konuşmaları/iç sesleri bilinç akışı tekniği içinde verilmiş. Arada veciz sözler, benzetmeler, mecazlar ve Osmanlıca sözcükler olduğu için süratli okunamıyor. Eğer kitapların bir okunma mevsimi olsaydı bu kitap için *kışlık* roman derdim. Uzun ve okunması sabır gerektiren bir roman olduğu için. Kışın sıcak bir kahve eşliğinde ve pencere kenarında okunsa enfes olur gibime geliyor. Bu kadar zorlanmama rağmen neden bırakmadım ya da ara vermedim denilirse öyle bir roman ki ara verdiğinizde bağlantıları kopacak kadar hassas. En baştan okumanız lazım ki o daha zor... Kitaba gelirsek... *Aziz* adlı kahraman, ailesinde iletişim sorunu yaşayan, kendi iç dünyasında ve iç sesleriyle yaşayan biridir. İsmi gibi sıradan biri değil adeta bir *Aziz*. Yaşadığı problemler yüzünden evden ayrılmak zorunda kalır. Önce Hilmi Baba dediği bir şeyhin tekkesine sığınıp orada kalır uzunca süre. Sonra askere gidip dönünce anne babasını yangında kaybeder, bir tanıdığın yardımıyla İstanbul'a gider. Orada Nuhu dediği bir dostun referansıyla işe girer. Evlenir, iki çocuğu olur ve bu defa da Nuhu'nun etkisinde kalır. Roman ağırlıklı olarak Hilmi Baba ve Nuhu arasında yaşayan Aziz'in dramdır. Hayatın hep hakikatini arayan, kendi dünyasında yaşayan Aziz, hep arar, sorgular ama asla bulamaz ve mutlu olamaz. Ailesiyle de kopukluk yaşar ve kendi kaderini çocuklarına da yaşatır. Bu üç karakter dışındakiler siliktir. Günümüzün haz ve hız çağına Aziz gibi bir karakter o kadar ters ki. O kadar yavaş yaşayan ve sürekli düşünüp sorgulayan, hayattan hiç haz almayan bir karakter ilginç olabilir diye düşünmüş yazar. Yer ilk ciltte Erzurum, ikinci ciltte, ise ağırlıklı olarak İstanbul ve ilçeleri olmuş. Birazcık da Manisa. Zaman olarak 1960 ve 2000'lerin başı olarak geçiyor. O dönemlerdeki ülke, taşradaki yaşam biçimi, taşra insanın siyasi, sosyokültürel düşünme biçimi, modern şehir ve insanı, ölüm, hayat, düşünce gibi konular işlenmiş. Kişiler olarak da Aziz, Hilmi Baba, Nuhu merkezde olmak üzere Aziz'in eşi Tevhide, çocukları Alev ve Adil'dir. Kitap aslında merkezinde üç karakterli bir roman. Yazar *söze dünya turu attırmış resmen*... O dönemin siyasi, dini düşüncelerini, kavramlarını, kelime dünyasını Aziz aracılığıyla öğreniyoruz. Çok sürükleyici olmasa da kendini okutan bir anlatım. Ve Aziz gibi bir *anti-kahraman* da insana ilginç geliyor. Hayatı en basit haliyle yaşayıp tadını alıp ölmek varken öğrenen, hayatı sürekli sorgulayan,her anlamda özgürlüğü ve özgünlüğü arayan, asosyal ve biraz da mutsuz bir karakter... Bu da bir tercih. Ve böyle bir yaşantıyı da insan merak ediyor açıkçası. Bugüne kadar okuduğum romanlar içinde Orhan Pamuk'a en yakın uzunluk ve zorlukta bir dil kullanan yerli yazar diyebilirim. Kesinlikle özgün bir anlatım yine de. Modern bir roman ama şimdilik klasik değil. İleride aday olur mu bilemem ama yazar sanki bir klasik olsun ciddiyeti ve yoğunluğuyla yazmış. Takdir okuyucunun. Önerir miyim? Tabi ki Aziz'i tanıyın derim.
Kıyamet Emeklisi - 2. Cilt
Kıyamet Emeklisi - 2. CiltŞule Gürbüz · İletişim Yayınları · 2022217 okunma
·
595 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.