Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

544 syf.
·
Puan vermedi
Londra’da Bir Park, evini bir meslektaşıyla değiş tokuş yapıp Londra’da kalan Amerikalı bir yazar Samson ve onun bir barda tanıştığı üç kişi arasındaki ilişkileri anlatıyor. Zengin ve evli Guy, dolandırıcılıkla geçinen ve dart oyununda başarılı olup televizyona çıkma hayaliyle yaşayan Keith ve bu iki erkekle adeta oyun oynayan ve bu oyunun sonunda cinayete kurban gideceğini en başından bildiğimiz Nicola arasındaki ilişki üçgeni -hatta Samson’ın da kendini dahil etmesiyle belki de dörtgeni- kurgunun temelini oluşturuyor. Bu kurgu ekseninde Amis, modern dünya ve modern insanın sıkıntılarını işliyor. Süper güçleri ve onların yönettiği savaşlar ve nükleer krizlerle kurulu dünya düzenini, pratikte plütokrasiyle yönetilen toplumu, toplumsal kurallarını ve değerlerini yitirmiş, sığ, kültürsüz ve benmerkezci günümüz insanını sarkastik bir tarzla eleştiriyor. Modern insanın uzaktan bakıldığında hedonist bir hayat sürüyor gibi görünen ama aslında arzuları, tutkuları bile olmayan ve cinsel ilişkiyi karşı cinsle bir güç savaşı gibi gören, evliliğe ekonomik koşullara bağlı bir anlaşma gözüyle bakan, çarpık bir ‘modern aşk’ algısına sahip, inançlarını yitirmiş ve bu boşluğu doldurmaya çalışmış ama sonuç olarak neye neden inanacağını bilemez halde kaybolmuş, aslında önemli olan hiçbir şeye kıymet vermemenin kendisini içine düşürdüğü boşluktan çıkabilmek için anlamsız şeylere tapma noktasına gelmiş, neye başkaldırdığını dahi bilmeden her şeye tepkili hallerini, ünlü olmakla sınırlı ideallerini, televizyon ve medyayla şekilenen sınırlı dünyasını ve içinde yaşadığı gezegeni bile sömüren bencilliğini çok güzel tiye almış. Bir süper savaşın içinde olan ve nükleer krizlerin patlak verdiği dünyayı ve iklim krizlerini anlatırken tedirgin edici distopik bir atmosfer de yaratmış; ortaya birkaç farklı türün özelliğini taşıyan deneysel ve sıradışı bir roman çıkmış. Anlatım teknikleri açısından da postmodern tarzda ve oldukça farklı bir eser. Kurguya dahil olan yazarla beraber romanın yazılma sürecine tanıklık ediyoruz ve hatta yazarın karakteriyle el ele verip diğer karakterlerine komplo kurması ve aslında hepsiyle oyun oynaması dahil her şey okurun gözü önünde olup bitiyor. Bu oyunlu kurguya ilaveten, yazarın kendine has, uç noktalarda bir mizah anlayışı, sarkastik bir üslubu ve her okura hitap etmeyebilecek farklı bir anlatım tarzı var. Kitap boyunca çok değişik hislere kapıldım ben de açıkçası. Kimi yerlerde sarkazmını ve eleştirilerini biraz sert de olsa böyle bir mizahla sunabilmesini çok sevdim ve kitabı eğlenceli buldum. Kimi yerdeyse anlatım tarzının farklılığını beğenip bu tarzı konuya çok yakıştırsam da sıkıldım ve ilgim dağıldı. Sonuç olarak dertlerini çok sevdiğim ama anlatımıyla çok da anlaşamadığım bir eser oldu. Yine de okuduğuma memnunum. Özellikle son zamanlarda karşıma sıkça çıkan Martin Amis’in kalemini de bu eserini de çok merak ediyordum. Farklı metinleri ve post modern eserleri okumaktan hoşlananlarla yazmaya gönül verenlere öneririm. 1989’da yayımlanan London Fields, yazarın Money (1984) ve The Information (1995) romanlarıyla beraber Londra Üçlemesi’ni oluşturuyor. Kitaplar, bir takım ortak noktaları olsa da kurgu açısından birbirinden bağımsız eserler olarak geçiyor. (1001 Kitap’tan).
Londra'da Bir Park
Londra'da Bir ParkMartin Amis · Yapı Kredi Yayınları · 20108 okunma
·
3.710 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.