Bu tarz kitaplarda yani Mekke Medine gibi dinimiz için önemli şehirlerde geçen kitaplarda, İslami bir unsur var mı yok mu önce buna bakarım. Çünkü bazen dikkatli okumak gerekiyor. Açıkçası ilgi çekici başladı ama ben bunu biraz geç fark ettim diye de itiraf etmeliyim. Çünkü yıllar, asırlar öncesinden başlayan başlıyor hikâye. Tabii burada dikkat edeceğimiz çok önemli bir husus var. Resim konusunda ve ilerde değineceğim. Evvela Arap yarımadasında başlıyoruz olaylara. Amr Şuayp Banna isminde bir Bedevi reisi yanındaki adamı Necip ile çölde gezerken açlıktan ve susuzluktan bayılmak üzere olan Mikael adında asıl işi marangozluk olan ama resim yapan bir adam bulur. Önce onu köle pazarında satmayı düşünürler ama maharetini görünce ona hayran kalırlar. Adam bir hastalığa yenik düşer ve genç yaşta da ölür. Lakin arkasında 3 tane resim bırakmıştır. 3 resmin ikisi, bir tanesinin yanında hiçtir aslında. Biri Şuayp’in kölelerinden genç bir kızın resmi, diğeri Yakup adında bir işçinin resmi. Öldükten sonra 3 resimde bu Yakup’a gelecek ama Yakup bunları atmayacak ve saklayacaktır. Son resmi merak ediyoruz sanırım. Giriş hikayesinin Milattan Sonra 601 yılına tarihlendiğini belirtelim. Son resim ise çevresine saygınlık ve hürmet hissi veren, dürüstlüğü ve güvenirliği nedeniyle de şehirde kendisinden ‘Emin’ diye bahsedilen biridir. Kureyş Kabilesinden Haşimoğlularına mensup olan bu kişinin İslam güneşi ve peygamberi Hazreti Muhammed olduğunu anlamamak için akıldan eksik olmak lazım herhalde. Bunun akabinde hikâyede günümüze geçeceğiz. Pelin Şaşmaz ve Yalçın Doğan beraber çalışan ikili. Yalçın Doğan bir ressam ve eski eserler uzmanı. Bir gün, tam da darboğazda oldukları bir zamanda, kapıları çalınıyor. Kapıda Sadiya bin Yusuf adında oldukça zengin birisi beliriyor ve kendilerinden bir konu hakkında soru sorup yardım istiyor. Elinde 1500 senelik bir tablo olduğunu ve bunu yapıp yapamayacağını sormak istiyor. Para konusunu hiç dert etmemelerini de eklemeyi ihmal etmiyor. Bizimkiler adamın bir dolandırıcı olduğundan şüphelenip başlarda reddediyorlar tabi. Hikâyenin gidişi bu yönde. Ancak adamın eski profesörün ve yanındaki diğer ekip arkadaşlarının isimlerini vermesi ve onları tanıdığını göstermesi de bizimkilerin dikkatini çekiyor. Buraya kadar sadece giriş bölümü diyebileceğimiz kısım tabii. Bundan sonra Yalçın karakterinin evine dönüşü, aynı adam tarafından evinde karşılaşması ve yine teklifi reddetmesi üzerine adeta paketlenip götürülmesiyle bizler de nihayet kitaba başlamış oluyoruz. Bundan sonrası mı? Sizleri şöyle bir kitaba davet edelim. Lakin şunu da belirtelim ki final o kadar aceleye gelmiş ki, kitabın temposuna hiç yakıştıramadım. Hiç hiç hem de hiç. Final hatta son 3 sayfa tamamen hayal kırıklığı oldu bende. Onun dışında beğendim. İyi okumalar , mutlu akşamlar dilerim..

Kutsal ResimOsman Aysu · Ephesus Yayınları · 2012179 okunma

·

258 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Sadık Kocak