Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

528 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Spoiler!!!
“Meğer yüksek mevkilerde bulunan, güzel evlerde yaşayan, eğitim almış ve bankalarda paraları olan kişilerin bir matah olduğunu sanmakla ne kadar toyluk etmişim. (s. 421)” Yarı otobiyografik bir roman Martin Eden. Okudukça Jack London'ın hayatından ipuçları görüyorsunuz. Jack London Martin Eden kişiliğine bürünmüş, mekanlar, yerler, kahramanlar (Ruth da Jack London'ın okul yıllarında tanıdığı bir kız)... Hepsi gerçek dünyadan... Alt tabakadan(yine sınıf farkı..)denizcilik ile uğraşan Martin, bir olay sonucunda Ruth ve ailesi ile tanışır. Ve burjuvazi ile... Martin, Ruth'a aşık olur. Ya da ona aşık olduğunu sanır. “... ama bir kadının yüzüne bakarak ve sarhoş olacağım hiç aklıma gelmezdi doğrusu.” (s. 40) Onunla bir gelecek kurmak için sadece üst sınıflara ait olduğunu düşündüğü bilginin, başarının ve kültürün peşine düşer ve yazarlık serüvenine umut dolu bir adım atar. Fakat ne Ruth ne de kardeşleri... hiç kimse ona destek çıkmaz. Ona sürekli bir iş bulmasını söylerler. Çevresindekilerin tüm dediklerine rağmen Martin Eden'ın vazgeçmemesi ve sonunda başarması da beni çok etkiledi. Kitaptan çıkarmamız gereken sonuçlardan biri de bu. Tabii Martin Eden başardı. Kitapları basıldı ama Ruth'la ayrıldıktan sonra bunların onun için bi önemi kalmamıştı... “İşte, kitabı, ilk kitabı karşısındaydı ve nabzı bir atış olsun fazladan atmıyordu ve hissettiği şey sadece kederdi. Kitap en fazlasından, biraz para getirecekti ve onun da artık parayı umursadığı yoktu.” (s. 470) Çünkü zaten tüm serüvene Ruth'a layık olabilmek için başlamıştı. Ve Ruth'ın ailesinin davranışlarına karşı da nefret duyduğumu söylemeliyim. Eğer Martin Ruth'ı affetseydi kitabı ilk baştaki heyecanımla devam edemeyeceğimi hatta yarım bırakabileceğimi de itiraf etmeliyim. “Arkadaşlar! Dedikodu! Yanlış gazate haberleri! Bütün bunların aşktan daha güçlü olabileceğine inanmak mümkün mü? Bir tek senin beni hiç sevmemiş olduğuna inanabilirim.” (s. 440) Martin'den sonra en sevdiğim karakter de Brisseden oldu. Ve Martin'in tek destekçisi. Peki onun kalabalığa duyduğu nefret ve eserine karşı insanların yorumları... Ben de iyi ki bunu görmeden öldü diye demeden edemedim. Ve o Martin'in deyimiyle 'cennette geçirdiği gece'... Kitabı okurken ben de öyle hissettim. İlk okuduğum gibi olmayacak. Anlatamadım ama... Neyse, “Okuduğu sürüyle kitap huzursuzluğunun artmasından başka bir işe yaramamıştı.” (s. 62) Ama okumak her zaman mutlu etmiyor insanı. Kitap okudukça düşüncelerin artıyor bakış açın değişiyor, dünyaya daha çok kafa yormanı sağlıyor ve huzursuzluğu ve yorgunluğu beraberinde getiriyor. Kitabın başında Swinburne için söylenenleri hatırladığımda ve sonunda da (BÜYÜK SPOİ!) Martin'in okuduğu şiirinde geçen ‘Asla dirilmez ölüler’ kısmından çok etkilenmesini ve sonunda -maalesef- kendi ölümüne gitmesi -Martin'in ruh halini de dikkate alırsak- Swinburne'un okunmaması gereken şiirlerinden birini okuduğundan ya da şiirden olması gereken sonucu çıkaramadığından vb şüphelendim. Siz ne düşünüyorsunuz? İntihar hiçbir zaman bir kurtuluş olarak düşünülmemeli. Belki sen intihar ederek kurtulduğunu sanıyorsun ama seni seven insanları da düşünmen lazım. Ben Martin'in arkadaşlarının, Lizzie'nin Martin'in geri dönmediğini gördüklerinde yaşayacaklarını düşünmeden edemedim. Sevgili dostum neden bizi bırakıp gittin? 21 Temmuz 2022 @nisaninoykusu
Martin Eden
Martin EdenJack London · Koridor Yayıncılık · 202090,6bin okunma
··
1 artı 1'leme
·
627 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.