Okuduğum ikinci Kurt Vonnegut romanı ve hala aradığımı bulamadım. Hatta Otomatik Piyano’ya haksızlık mı ettim dedirtti. Vonnegut bu defa bizi gezegenler arası bir yolculuğa çıkarıyor. Winston Rumfoord uzay gemisiyle Krono-sinklastik infundibuluma dalarak saf enerjiye dönüşmüştür ve elli dokuz günde bir maddeleşmektedir köpeği Kazak ile birlikte. Geçmişi ve geleceği tamamen görebilmektedir. İnsanlar arasındaki barışı sağlamak için Mars’ta bir koloni oluşturup Dünya’ya saldırı planlar. Planının başrol oyuncuları ise karısı Beatrice ve milyoner Malaki Constant olur. Sonrasında ise hikaye Rumfoord’u bile şaşırtan bir yöne doğru gitmeye başlar. Uzayda ve zamanda karmaşık bir yolculuk Titan’ın Sirenleri, çok fazla detayın yer aldığı, curcunalı ve bana göre bunaltıcı bir hikaye. Vonnegut bu defa uzayın derinliklerini anlatan detaylarıyla boğdu beni. İnsan hayatının anlamı ve evrenin anlamsızlığını bu kadar detayla anlatmaya gerek var mıydı bilmem. Bilim kurgu severler benden çok farklı bakıyorlardır konuya eminim. Elimde çok sayıda Vonnegut kitabı var hala. Ama okumak konusunda kararsızım. Şimdilik ara vereceğim. Eğer diğer kitapları da böyleyse okuyabileceğimi düşünmüyorum.

Titan'ın SirenleriKurt Vonnegut · Can Yayınları · 2018198 okunma

·

352 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Diğdem Abşin