Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Boz Eşekle Heybede Yolculuk.. Gün , karşı yamacın arkasında yeni doğuyor olmalı. ortalık gecenin karanlığı nı ,günün aydindigina devrediyor... Dere kenarı, dağ eteğinde; altı ahir samanlık, üstü ince uzun üç oda, taş yapı , toprak örtülü , elektrik, suyu olmayan, klasik basit bir ķöy evi ... yer yatağında.. Uykunun en derin yerinde ... Haydi kalkın!!! Bahçeye gidiyoruz . sözü ile uyanmak.. Beyne kurşun gibi gelse de, Çaresiz emre itaat. İsteksiz, yarı uykulu kalkıp, elini yüzünü iyi kötü yıkayıp, kuru yavan basit bir kahvaltı... Ahırdan çıkarılan boz, iri yarı, güçlü ,uysal bir eşek Sırtında götüreceği altı canı üç klm boyunca , çaresizce kabullenip . sırtına semer vurulunca;"bir varsam şu bahçeye diye" gözleriyle konuşuyor sanki... Semerin üstüne iki heybeye ; terazi misali, bir büyük, bir küçük, çapraz ağırlık ortalaması alınıp ,dengeli olarak, iki tarafa ikişerli, heybelerin içine, itinayla oturtulan dört küçük çocuk... Anne Kaptan şoför ;semer e, Çocukların en büyüğü abla, semerin arkasına.. Yolculuk başlamıştır. Sallana sallana, eşeğin ayak sesleri eşliğinde... Yavaş yavaş başlar ,eklem yerlerinde sızı. Biraz hareket etmek istersin . Yok hareket alanı . çaresiz bırakırsın kendini, Acı ,sızı ,çeke çeke, üç büklüm kalırsın heybenin içinde... Eşeğin ter kokusu...zorlu nefes alışının sesini dinleye dinleye... Zavallı eşekten daha fazla istersin, yolun bir an önce bitmesini...yol uzadıkça uzar ... Bahçe ye vardığında, Çüş !!!.sesiyle. Bir oh çeker sevinirsin, bitti diye. Akşama kadar bitmiştir. Dönüş de ;aynı sıkıntı yine . sırası değil onu düşünmek. Anne heybeden kucağında çıkarır, yere bırakır ama ayaklar basmaz yere... uyuşmuştur. Ayaklar bacaklar tutmaz. Duramazsın ayakta çöker kalırsın... Kan dolaşımın normale dönene kadar. Rahatlamıştır.. Sırtından beş çocuk, bir anne ve semeri inince... Boz eşek , kuş gibi... Bitkinliğini anlarsın gözlerinden... Altı canı taşımanın yol ücreti; yeşil otların en bol olduğu bir yere çakılır şikke si , dönüşe enerji... Ayaklarda uyuşukluk geçince, Küçücük bedenler, küçücük eller ayaklar... karınca gibi... Toprakla haşır neşir.... herkes gücü oranında, Küçük küçük meyve ağacı fidanlarını; büyütmek için, verilen görevleri elinden geldiğince, can siper hane getirirler yerine. çocukların en büyüğü, On,on bir yaşında. diğerleri ; bir iki yıl farkı ile, arka arkaya... kendileriyle beraber büyüyecek fidanlar... Gün kayayı ağdı (aştı) , (Karşı dağda ; bir kayalık var ,.güneş saati ...) dönüş zamanını bildirir, o kayaların gölgesi. Zavallı boz eşek ve heybede tekrar , yolculuk.. dönüş zamanı... çocukluğun boyunca... yıllarca... Çocukluk ve gençliğin her anının geçtiği yer . O bahçe o fidanlar... Çocukken heybede , zavallı boz eşekle, Gençlikte yaya... kazmayı neresine vursan Çocukluğun , gençliğin, fışkıracak ... Topraktan... O fidanlar; o çocuklarla beraber büyüdü ,koca koca oldular Tonlarca meyve verdiler. Nankörlük yapmadılar. Küçücük çocukların emeklerine... Ve cefakar o boz eşeğe ... Sonra; bir köstebek peydah oldu ... Sinsice , o çocukların , o boz eşeğin emeklerine göz koyduğunda; Fazla dayanamadı fidanlar... Adaletsizliğe, haksızlığa , sahtekarlığa.. İsyanlarını; Canlarını birer birer, bazen de topluca vererek.. Hemde kendi elleriyle ipini çektirerek , diplerinde gömülü olan , çocukların, ve cefakar boz eşeğin yanına Sokuldular... Çocukların ve cefakar boz eşeğin canı yansa da... Köstebeğe yar olmadılar... Burada.. İlahi adalet galiba yerini bulmuştu... Ya orada.... Hak yemeyin...(Dostlar)
·
78 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.