Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

340 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
SİZE PANDİSPANYA YAPTIM / MARİO LEVİ Ben yapmadım, Mario Levi bizler için yapmış. Levi’nin 2013’te yayınlanan ( ben 2019’da aldım) romanı Size Pandispanya Yaptım’ı kışın okudum ama ancak yorumunu yazabildim. Levi kitaplarını okumak benim için ayrı bir keyif, aynı ilçede doğup, aynı mahallede büyüdüğümüz için onun yazdıklarını okumak kendi çocukluğuma bir yolculuk gibi. Levi, bu kitabında okuru lezzet yolculuğuna çıkartıyor ama sadece yemek tarifleriyle değil; mektuplar, günlükler, aile albümleri ve onların hatırlattıkları anılar yolculuğuna çıkıyoruz. Hem hüzünlü hem mizahi tarzda anlatılmış efsaneler, öyküler, anıları okurken tüm duyguları yaşıyorsunuz. Eser ne dönem kitabı, ne aşk hikayesi, ne hatırat ne de yemek kitabı; hepsinin karıştırılarak kurgulandığı bir roman. Birinci Defter’in bir bölümünde: “ Hali vakti biraz daha yerinde olanlar, şehrin iç göç yollarında çoktan Şişli, Osmanbey, Feriköy, Kurtuluş, Nişantaşı taraflarında kendilerine yeni hayatlar kuruyorlardı. Yeni sokaklarıyla, yeni komşularıyla… Yeni hikayeler için, yeni umutlarla… Ya alışkanlıklar, eski değerler?... Onların yenilenmesini hiç kimse istemiyordu ki… İstemeseler de sonuç aynı değil mi? Yaşamda her şey değişirken; zaman, mekan, çevre, oyuncular, fikirler değişirken alışkanlıkların, değerlerin, adetlerin aynı kalması mümkün mü? Şabat hazırlıklarını anlatırken: “Önce uçlarını kestiği orta büyüklükteki sekiz sakız kabağını bıçakla ortalarından ikiye ayırdı, sonra da salatalık gibi soydu.” Demiş. Aahhh nerede sakız kabağı kaldı mı ki? Kim biliyor sakız kabağını? Genetiğine dokunulmamış, hormonla şişirilmemiş sebze mi kaldı? Çocukluğumuzun sebze, meyveleri yok artık. Hepsinin ebatları, kokuları, tatları değişti. Bu içimi acıtan, günlerce konuşabileceğim bir konu. Bir bölümde pırasa köftesinden bahsediyor ve yapılışını ayrıntısıyla anlatıyor. Bizim çocukken bildiğimiz ama evimizde pişmeyen bir lezzet. ( çünkü çoğu erkek gibi babam ve eniştem pırasa pek tercih etmezlerdi sadece zeytinyağlı olarak seyrek yapılırdı) Birde pırasa sarma vardı. Annem çocukken sevmediği halde zorla yedirildiği için kendisi pişirmezdi ama bize tarif ederdi bilgimiz olsun diye. Ispanak yemeği tarifinin sonunda: “Biraz dinlendirmek yeterli. Her zeytinyağlı gibi oda sıcaklığında yenince tadına doyum olmuyor.” Diyerek bir sır daha veriyor. Bende zeytinyağlıları oda sıcaklığında yemeyi severim. Küçük bir sır daha zeytinyağlılar ertesi gün yani bir gün dinlenince daha lezzetli oluyor. Çocukken misafir geleceği zaman zeytinyağlılar bir gün önce pişirilir, dinlendirilirdi. Bende geleneği devam ettirmeye çalışıyorum. Bir yerlerde. “İyi, derinlik taşıyan mizah, kederle mücadele etmenin en güçlü silahlarından biridir bilirsiniz.” Diye bir cümle vardı. Evet hem de en iyi silah bence. Hep bunu uyguladım, acılarımı mizahla yenmeye çalışıyorum, daima gülümsüyorum. Bazen kendimi tokat yiyen çocuğun “Acımadı ki, acımadı ki.” Diye bağırdığı zamandaki gibi hissediyorum. Bu kitap beni “alikobeni”ledi. ‘Alikobeni’ de nedir derseniz, “Alıkoy beni”nin gizli kısaltması. Ev kadınlarının işleri başından aştığında çocuklarını bir yakınlarına kısa süreliğine teslim ettiklerinde çocuk fark etmesin diye kullandıkları parola: Alikobeni. Size Pandispanya Yaptım’dan tabakta kalan kırıntılar: Her gerçeğinizi anlatabildiğinizi iddia edebilir misiniz? Gizli hayallerinizi, rüyalarınızı, karanlıklarınızda kalmış arzularınızı, yalanlarınızı, yan çizmelerinizi, bir suç gibi taşıdıklarınızı… Birileri bizi gerçekten bir yerlerde alıkoymuş… Farkında değildik sadece, hepsi bu. Ama hayat da bazen farkına varılmadan yaşananlarla anlam kazanmıyor muydu? İnsanın hayalleri ve kaygılarıyla çizdiği bir toplum resminin içinde yer alabilme adına, farkına bile varamadığı ne çok yalana ve yanlışa sığınması gerekiyordu. Saklanmanın halleri ne çok farklı odada ne çok farklı göz hapsiyle hayat buluyordu. Herkes bir iz bırakmak ister. Bu defterleri yazmak istemenizi de başka türlü nasıl açıklayabiliriz? Bakın şimdi insanlarımızı yeniden hatırlıyoruz. Onlar da bu tarihten yapabildikleri ve yapamadıklarıyla geçtiler, bizde bırakabildiklerini bıraktılar. Hatırlanma umutlarını da beraberlerinde götürerek… Oyun bu kadar basit işte. Yemeklerin kendi iklimlerinde gerçekten yaşanabildiğini ve asıl lezzetlerini koruyabileceğini, uzaklara gidenleri çağırabileceğini, hatta bir coğrafyanın en güçlü çağrıları arasında yer aldığını, uzaklarda kalanlara uzaklıklarını daha çok hissettirdiğini de biliyordum. Bu uzaklığın sadece mesafelerde değil, zamanda yaşanabileceğini de…
Size Pandispanya Yaptım
Size Pandispanya YaptımMario Levi · Doğan Kitap · 201385 okunma
·
131 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.