Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bazen benzerlikler çok olabilir ama yüzde 1'lik bir fark olsa dahi bu bir uçurum farkı olarak nitelenebilir. Biz buna derece değil mahiyet farkı diyoruz. Bir maymun ile DNA dizimi benzerliği ister yüzde 1, ister yüzde 95, isterse yüzde 99 olsun fark etmez, burada mesele dizilim benzerliği değil, DNA'nın nasıl kullanıldığıdır. İnsan genomu, insanın hayal edebileceğinin de çok ötesinde işleyen, hayranlık uyandırıcı, olağanüstü, son derece girift bir sistemdir. Bu kadar da değil, fizyoloji ve anatomi bakımından da birçok noktada farklılıklar vardır. Şu durumlara bir bakar mısınız: Öncelikle biz insanlar maymunlarla aynı üreme tabiatına sahip değiliz. Dişlerimiz doğumdan sonra maymunlarınkinden daha yavaş büyür. Yavrularımız tamamen çaresiz, âciz olarak doğar ve çok uzun bir süre ebeveyn kontrolünde olmaları gerekir. Beynimiz daha büyüktür ve doğumdan sonra da uzunca bir süre gelişmeye devam eder. Nöron ve bağlantıları daha hızlı bir şekilde oluşur. Hatta yeni nöronlar insanın olgunluk çağında bile oluşmaya devam eder. Kas sistemimiz daha zayıftır. Tiroit hormon metabolizmamız faklıdır. Biz AİDS virüsü veya sıtma paraziti kaparak hasta olabiliriz fakat maymunlar olmazlar. Bağışıklık sistemimiz ve beslenme alışkanlıklarımız farklıdır. Bağırsaklarımız bu farklılığı açıkça ortaya koyar. Biz gözyaşı akıtırız, maymunlar akıtmaz. Biz yüzebiliriz; suya dalma reflekslerimiz vardır ama maymunlar yüzemezler. Biz dik pozisyonda yürürüz ve koşarız. Ayaklarımız farklıdır. Bizimkiler yürümek için tasarlanmışken maymunlarınki tırmanmaya yöneliktir. Boynumuz daha uzundur. Kafatası, denge sağlanması ve ileriye doğru bakabilmek için omurganın en üstüne konulmuştur. Göğüs kafesimiz, yürüme ve koşma biçimimize uyum sağlayacak şekilde bir taraftan diğer tarafa serbestçe hareket eder ve koşma esnasında derin nefes alabilmek için genişlemeye imkân verir. Omuzlarımız atmaya yönelik tasarlanmışken maymunlarınki tırmanmaya yöneliktir. Leğen kemiğimiz ve kalçamız dik yürümeyi sağlayacak yapıdadır. İç kulak kanallarımız dengemizin sağlanması için farklı şekilde yaratılmıştır. Ellerimiz maymunlar gibi el desteğiyle ve parmaklarının dış yüzeyi ileyürümek için değil alet kullanmak, iş görmek için tasarlanmıştır. Bizim koku alma hislerimiz daha azdır. Diğer taraftan parmak uçlarındaki dokunma duygumuz daha fazladır. Bizim hassas motor kontrolümüz çok daha fazladır ve başparmaklarımızla elimizin uzak noktalarına dokunabiliriz. İnsan ve maymun arasındaki farklar her bir kemikte de kendini gösterir. İki yüzden fazla kemikte oluşan iskeletimizin bır tek kemiği bile maymunlarla aynı değildi. zira fonksiyonları farklıdır. İnsanın maymunlardan farklı olarak di yürümesi, iskeletinde yer alan butun kemiklerin çok hassas planlanmasını gerektirir Dik yürüme, konuşma, okuma, yazıma, icat ve keşifler yapma gibı sadece insana has faalıyetleri yapacak ve medeniyetler kuracak ınsanın, bu işlerin yürütülmesinde maddi sebep olarak beyni de her bakımdan maymunlardan buyük ve mükemmel olacaktır. Beynımızde faalıyet yürütmekle vazifeli 50 milyar sinir hücresinin her birinin yeninin ve konumunun ise ancak kudreti ve ilmi sonsuz bır Yaratıcı'nın iradesiyle belirlenmekten başka bir yolu yoktur. Maymun türlerinın beyinlerinde yer alan işleyiş programı, onların sadece beslenme, korunma ve üreme gibi davranışlarını gerektiği gıbi yapmalarına vesile olur. Bunların yanında kültürel ve davranışsal farklılıklarımız da bukunmaktadır. Bız insanlar plan yaparız. Geçmişi ve geleceği düşünuruz. Yeri gelir geçmişten elem veya mutluluk duyarız; geleceğe ümitle veya ümitsizlikle bakarız veyahut stres altına gireriz. Meseleler ve durumlara karşı iradi kararlar veririz. Biz zevk ve hazları uzun sure erteleyebiliriz. Uzun vadeli ticaret yaparız. Oyun oynarız, horon teperiz, müzik besteleriz. Biz insanlar konuşuruz; birbirinden farklı dıllerımiz vardır. Sembolik ifadelerle, sözlü olarak veya vücut dılıyle anlarız. Bız kitap yazarız, şiir okuruz; matematik, fizik, kimya gıbı ılım dallarında kafa yorar, bir şeyler keşfeder, yeni ürünler üretırız. Gerek kışisel gerekse toplumsal sorunlara çozumler buluruz. Politika yaparız, sanat üretırız. Eserlerimiz vardır. Bizler hayvanları evcilleştiririz. Tarım yaparak urunler elde ederız. Elbise tasarlar, diker, gıyerız. Toplumsal bir nızam içinde ınsanlarla butunleşir, milli ve manevi duyguları paylaşırız. Değerlerimiz, kulturumuz, dınimiz vardır İnanırız, severiz Ölulerimizı gömeriz. Empati kurar, yardımlaşırız. Mutluluğu paylaşır, güler ve ağlarız. Düşmüşlere, evsizlere, hastalara, mazlumlara, yaşlılara yardım ederiz zihin ve akıl sahibi insanlar olarak maddeyi, tabiatı, kâınatı ve tüm mevcudatın bırbıri ile ilişkisini inceler, anlamaya çalışırız.Ürettiğimiz cihazlarla uzayda yolculuk yapar, dünyada yer altı ve yer üstü kaynakları keşfeder ve kullanırız Atomu parçalar ve sayısız deneyler yaparız. .... Evet, kısaca bir tarafta ağaçta yaşamaya mahküm bir canlı; diger tarafta yukarıda sadece az bir kısmını sayabildiğimiz her biri olağanüstü karmaşık hususiyetlere sahip insan. Yüzde 1 veya yüzde 5 gibi küçük farklılığın, böylesine derin, böylesine olağanüstü, birbiriyle bağdaştırılması mümkün olmayan ayrımı verdiğine veya verebileceğine inanmak, acaba ahmaklık değil de nedir? (Bk. Fatih Buğra Sarper, Teistik Evrim Düşüncesinin Eleştirisi, s. 167-168, 180)
Sayfa 115Kitabı okudu
·
538 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.