Bahar dokununca kalbinin kapıları açılmaya görsün bir. Sen de şaşarsın bu işe sana şaşıranlar da.
Öyle bir düşer ki yitik anahtar kilitli kapının doğrusuna, ağaç da konuşur bundan böyle sana, ırmaklar da.
Bahar, bahardır işte. İsmini ezber edemediğin zambaklar da, ezel aşinası morlar da öyle bir selâm durur ki teşrifine, unutmak da geçer aklından hatırlamak da.
Hafif bir koku. Su yürümüştür ağaçların gövdesine. Aceleci bademler, sabırsız erikler bir gecede çiçeklenivermiştir. Tomurcukların patlaması yakın. Bu bahar-da toprakta hareket başlamıştır.
Cemreler cana, tene, akla, kalbe, fikre inmiştir orada. Mekânı zaten vicdandır. Orada gülümseyecek bir şey mutlaka bulunur.
Mavi bir ışıkla gelir, bulutlardan sızan mavi ışıkla, toprağı sarsan papatya kokusuyla. Öyle bir gelir ki, buna bekleyen de ihtimal vermemiştir oysa. Vakti zamanı vardır. Şahittir şu dokuz kat semalar da.
Herkes ruhunda, bedeninde yanık izleriyle mi gelir birbirine? Hiç kimse yekdiğerinden daha masum değil midir? Herkes payına düşeni çoktan mı ödemiştir? Kalbin âdeti kanamak.