Gönderi

71 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Aslında Stefan Zweig kitaplarına hep bir ön yargıyla yaklaşmışımdır. Nedenide sanırım fazla popüler olması. Çok fazla bahsedilen, gündemde olan şeylerden hep bir tık uzaklaştırmışımdır kendimi. Dillere pelesenk olan bir dizi, film, kitap vs abartıldığı kadar ilgimi çekmeyeceğini zaten ön planda olduğu için kendi adıma ona yeterli değeri veremeyeceğim hissiyatına kapılırım. Üzerinden biraz zaman geçip, soğumaya başladıktan sonra kendimi yakınlaştırırım eserle. İşte Stefan Zweig'de onlardan biriydi benim için. Ama sanırım yavaş yavaş yakınlaşma zamanım geldi kendisine. Bu eseriyle güzel bir başlangıca adım atmış oldum. Bir kadının yaşadığı 24 saati sanki bir ömür sürmüş gibi naklediyor Zweig. Anlatım tarzı ve yaptığı betimlemelerle insanı öyle derinlemesini içine çekiyor ki bu 24 saat ruhunuzun derinliklerinde hissedebilirsiniz. 20'li yılların ahlak anlayışını eleştirel bir yaklaşımla göz önüne çıkartıyor. Ki taa o yıllardan bugünlerdeki toplum yaşantısı arasında pek bi değişkenlik yaşanmamış aslında. Kadının bir erkekle konuşurken büründüğü çekimser tavır, elalem ne der düşüncesi ve o elalemin namus bekçiliği yapmaları 1920'lerin Avrupasında da 2022'lerin Türkiyesinde de hala benzerlik gösteriyor aslında. Fakat tüm bunlara rağmen tutkunun bir kadına neler yaptırabileceğini, nelerden vazgeçebileceğini ve aslında bulunduğumuz davranışların her zaman rasyonel sebeplere dayandıramayacağımızdan da bahsediyor.
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört SaatStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020128.5k okunma
·
63 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.