Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Malik bin Dinar hz. Şöyle diyor: Gençlik yıllarımda Çokça içki içen, faiz yiyen, Bulaşmadığı hiç bir günah kalmayan biriydim. O kadar yoldan çıkmıştım ki insanlar bile onlara zarar vermemem için bende uzak duruyorlardı. Günün birisinde evlenmeye karar verdim, ve evlendim. Gel zaman git zaman bir kız çocuğum oldu ve adını fâtıma koydum, onu o kadar çok sevdim ve bağlandım ki o büyüdükçe kalbimde iman artıyor, günah isteği azalıyordu. Daha iki yaşına gelmediği halde elimden içki kadehini alıyordu, sanki bilerek yapıyordu. Ve böyle gün geçtikçe o büyüyor ve ben bir adım günahtan uzaklaşırken bir adım da Allaha yaklaşıyordum. Fâtıma tam üç yaşına girdiğinde öldü. Onun ölümü beni o kadar yaraladı ki eskisinden fazla kendimi içkiye vermeye başladım. Bir gün durumum böyleyken sanki şeytanım dile gelip bana : bugün öyle bir iç ki daha önce hiç olmadığın kadar sarhoş ol, dedi. Bende o geceyi içki içmekle geçirdim ve sızıp düştüm. o gün bir rüya gördüm, Rüyamda güneşin ışığı sönmüş, kapkaranlık olmuştu, denizler ateşe dönüşmüş yer yüzü dehşetli sarsıntıyla birbirine girmişti. Sonrasında insanlar topluluklar şeklinde bir yere toplandı, bende o kalabalığın içine karıştım, biri çıkıp : falan oğlu falan cebbar olan Allah'ın huzuruna çıksın, diye nida etti. O kişinin yüzü korkudan kapkara kesili verdi! Sonrasında o kişi beni adım ile çağırıp ey dinar oğlu malik:cebbar olan Allah'ın huzuruna buyur, dediği vakit etrafımdaki Herkes kayboldu, sanki o mahşer meydanında kimseler kalmamıştı. O sırada ağzını açmış şekilde büyük bir yılanın bana doğru gelmekte olduğunu gördüm, Bunun üzerine, kaçmaya başladım ve yolda ihtiyar, zayıf ve güçsüz bir adamla karşılaştım. Adama: Amca, bu yılanı benden uzaklaştır, dedim. Fakat adam: Bak, benim zayıfım kuvvetim yoktur, şu yöne git belki kurtulursun, dedi. Adamın dediği yöne gittiysemde yine yılanın üzerime doğru gelmekte olduğunu gördüm Kaçarken, önüme ateş çıktı ,Bende ateşe düşmemek için adama doğru geri döndüm ve ona amca Bana yardımcı ol, beni kurtar dedim. Adamda: ben zayıfım o yılana karşı koyamam, şu dağa doğru koş belki kurtulursun dedi. Dağa yaklaştığımda dağın üzerinde küçük çocuklar vardı, ve hepsi de: Fatıma yetiş, babanı kurtar, diyorlardı. Anladım ki o benim üç yaşında ölen kızımdı. beni sağ eliyle tutup yılanın elinden kurtardı, ve sol eliyle yılanı gönderdi. Sonra kucağıma aynı dünya oturduğu gibi oturup, babacığım: Îmân edenlerin, Allah'ın zikrine karşı kalblerinin yumuşama zamânı hâlâ gelmedi mi? Dedi. Bende kızım, bana o yılandan haber ver dedim. O da : o senin kötü amelin baba dedi, onu o kadar büyüttün ki nerdeyse seni yiyecekti! Sen bilmezmisin baba, dünya da yapılan ameller ahirette vücut bulur. Bende : peki ya zayıf yaşlı adam kimdi dedim? O da senin Salih amelin, baba dedi. Onu kadar zayıflatıp kücülttün ki, sana faydası olmadığı için ağladı, eğer ben küçük yaşta ölüp buraya gelmeseydim, burda sana fayda verecek bir şey yoku! - o gece uykudan bağırarak uyandım, zamanı geldi, zamanı geldi diye bağırıyordum. Gusül abdesti alıp camiye gittim, camiye girdiğim de imam da aynı ayeti okuyordu: أَلَمْ يَأْنِ لِلَّذِينَ آمَنُوا أَن تَخْشَعَ قُلُوبُهُمْ لِذِكْرِ اللَّهِ Îmân edenlerin, Allah'ın zikrine karşı kalblerinin yumuşama zamânı hâlâ gelmedi mi? Evet, canlar : Mâlik bin dînar hz. Böyle tövbe etti, bütün günahları bırakıp Allah-u Zülcelal’e yöneldi. Bu sebebten dolayı, hem tâbiinin hemde Allah-u Zülcelal’in büyük Evliyalarından oldu. Onun hayatını anlatan bazı kitaplar da, onun her gece ağlayıp şöyle niyaz ettiği de nakledilir : İlâhi ya rabbi, kim cennet sakini kim cehennem sakini sen bilirsin, bu kulun hangisinin sakinidir? Sen beni Cennet sakini eyle, cehennem sakini eyleme. Ve yine onun hakkında mescidin kapısına gelip şöyle dua edip yakarışta bulunduğu da rivayet edilir: " Ey âsi kul Mevlana dön, ey gafil kul sahibine dön, duymazsın mevlan gece gündüz sana ne nida eder: Kim bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım; o bana bir arşın yaklaşınca ben ona bir kulaç yaklaşırım; o bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak varırım.” ey şanı yüce olan mevlam bana tövbe nasip et, beni bağışla, Senden başka ilâh yoktur; seni tenzîh ederim, Gerçekten ben nefsine zulmedenlerden oldum!" Allah'ın zikrine karşı kalblerimizin yumuşama zamânının geldiğini anlayıp Nasuh Tövbe ile tövbe edip Rabbimize dönmemiz ümidi ve duasıyla. Fakir Seyyid Muhammed Ruhi.
··
532 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.