Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Dostoyevski hakkında bilgiler
Dostoyevski hasta bir anne ve ilginiz, şiddet yanlısıbir babanın altı çocuğunun ikincisi olarak doğdu. Annesi öldükten sonra çok katı disiplinli bir okul olan Petersburg Askeri Mühendislik Okulu'nda okudu ve burada babasının şüpheli ölüm haberini aldı. Yaşadığı kayıplar ile bunalıma girdi ve ilk defa sara nöbeti geçirdi. Askerliği bıraktı ve kitap yazmaya, çeviriler yapmaya başladı. Genç liberallere katılmasıyla hayatı değişti ve tutuklanıp 8 ay hücrede kaldıktan sonra ölüm cezasına çarptırıldı. Idam sehpasındayken cezası sürgüne çevirildi. Sürgünden uzun süre sonra yenisen Petersburg'a dönmesine izin verildi. Kardeşi Mihail ile iki dergi çıkardı. Ağır yalam koşullarında yeniden yazmaya başladı. Dostoyevski'nin azılı bir kumarbaz olduğunu biliyor muydunuz? Hatta bir süre sonra kumar oynamayı para için değil, kumar oynamış olmak olmak için oynuyor. O derece tutkulu kumara. Kendisinden de kesitlerin Kumarbaz kitabını kendi yayınevinin baskıları yüzünden, yoksa diğer kitaplarının yayın hakkını kaybedecek, tam 25 günde bitirmiş. Ve Dostoyevski, Kumarbaz kitabını ve daha başka birkaç kitabını sara nöbetleri ve kumar bağımlılığı yüzünden girdiği borçları ödemek için yazdı. Dostoyevski' nın eşi Anna Grigoryevna Dostoevskaya'ın yazdığı Fyodor Dostoyevski  kitabında bu gibi bilgileri okuyabilirsiniz. Bazı kitaplarında içinde iskambil oyunlarından küçük bir bölüm olsa sa geçtiğini görebilirsiniz. Mesela Rusya'da 19. Yüzyılda yaygınlık kazanan preferans oyunu gibi. Ayrıca Ruslar dışında herkesten nefret ediyor ve bunu açıkça söylemekten de çekinmiyor. İsa'nın Rus olduğu, Avrupa'yı sadece Rusların kurtabileceği gibi uç iddiaları var. Başyapıtı ve son eseri olan Karamazov Kardeşler'de Türklere olan nefretini göstermiş desem doğru olur mu bilmem ama Türkiye'de birçok çeviride bu bölümler sarsürlenmiş. Kitabın kahramanlarından İvan Karamazov’un Türklerin Balkanlarda katliam yaptığını öne sürdüğü sansürlenen bölümün orijinali şu şekilde: “Bu arada, geçenlerde Moskova’da karşılaştığım bir Bulgar, genel bir Slav ayaklanmasından korkan Türklerin ve Kafkasyalıların tüm Bulgaristan boyunca yaptıkları zalimlikleri anlattı. Köyleri yakıyor, öldürüyor, kadın ve çocuklara tecavüz ediyor, esirlerini kulaklarından siper kazıklarına çiviliyor, sabaha kadar öylece bırakıp sonra da asıyorlar—akıl almaz her türlü zalimlik. İnsanlar bazan insan vahşetini ‘hayvani’ diye tarif eder, ama bu hayvanlara karşı büyük bir haksızlık ve hakaret; bir hayvan asla bir insan kadar vahşi olamaz, o kadar maharetle, o kadar sanatkarane bir şekilde vahşi olamaz. Kaplan sadece ısırıp parçalar, bütün yapabileceği budur. İnsanları kulaklarından çivilemek, yapabilseydi bile, asla aklına düşmezdi. Bu Türkler ise çocuklara zulmetmekten zevk alıyorlar—ana rahmindeki bebekleri hançerle kesip almaktan, kundaktaki bebekleri havaya atıp annelerinin gözü önünde süngü ucuyla yakalamaya kadar herşeyi yapıyorlar. Bunu annelerinin gözü önünde yapmak asıl zevk aldıkları şey. Ama Bulgar’ın bana anlattıkları arasında şu sahne özellikle ilgimi çekti. Kollarında bebeğiyle, Türkler arasında çembere alınmış, titreyen bir anneyi gözünün önüne getir. Türkler eğlenceli bir oyun icad ediyorlar; bebeği okşuyor, gülsün diye kendileri gülüyorlar. Sonunda istedikleri oluyor ve bebek gülüyor. Tam o anda Türklerden biri silahını bebeğe doğrultup, yüzünden on santim mesafede tutuyor. Bebek sevinçle kıkırdayıp parlayan silahı minik elleriyle yakalamaya çalışıyor ve sanatkar aniden silahı dosdoğru bebeğin yüzüne sıkıp minik başını paramparça ediyor. Sanatkarane, değil mi? Bu arada, Türklerin tatlı şeyleri çok sevdiklerini söylerler.” Kitabın bu bölümünün İngilizce çevirilerinde “Türkler” kullanılmasına rağmen İletişim Yayınları ve Can Yayınları‘nın baskılarındaki Ergin Altay (editör Orhan Pamuk) çevirisinde “Türk” veya “Türkler” kelimeleri ve tecavüz teması yer almıyor. MEB, Oda, Timaş, Antik, İskele ve Engin yayınlarının (Nihal Yalaza Taluy, MEB; Metin İlkin, Oda; Recep Şükrü Güngör, Timaş ve Antik; Mustafa Bahar, İskele) çevirilerinde paragraf olduğu gibi sansürlenmiş. Nesrin Altınova (Engin) ise “kadın ve çocuklara tecavüz” yerine “kadın ve çocukları boğazlıyorlarmış” diye çevirmiş. Kitabın orijinal şekilde çevrildiği iki baskı var. Bunlar Ayşe Hacıhasanoğlu’nun Öteki için yaptığı 1999 tarihli çeviri ile Koray Karasulu’nun 2005 tarihli Alfa için yaptığı çeviri. Bu yazıyı kesinlikle Dostoyevski'yi kötülemek için yazmadığımı ve “Kitabın kahramanlarından İvan Karamazov’un Türklerin Balkanlarda...” yerinden sonrasını sanatatak.com/view/dostoyevsk... sitesinden aldığını söylemeliyim. 29 Temmuz 2022 @nisaninoykusu
·
217 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.