Biliyorsunuz, Yolcu gösterime girdiği zaman, çoğu kimse izlerken nefesleri kesilse de, üzerine düşündükten sonra filmi anlamsız bulmuştu. Locke'un kimlik değiştirmesinin, seyahatlerinin ve sonunda ölmesinin anlamı neydi, diye düşünüyorlardı. Fakat bu filmin temasını kestirrnek çok güç değildi: Ben nesnellik mitini, dışarıdan gelen bir şeye bakmanın içeriden çıkan bir şeye bakmaktan daha iyi olduğu düşüncesini irdelemeye çalışıyordum. David Locke, bir seyirci, ya da işinde olduğu gibi hayatmda da o tavrını sürdürmeye çalışan birisi olarak hayal kırıklığına uğradı: Evliliği yürümedi,evlatlığıyla ilişkisi bozuldu ve işine istediği şekilde bağlılık gösteremiyordu. Bu yüzden bir değişiklik yaratma arayışına girdi: büyük bir değişim.