Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

172 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Sefalet Ekspresi
Sabahattin Ali’nin on üç öyküsünden ve dört masalından oluşan kitapta, her öyküde ve masalda öne çıkan bir vurgu var: yoksulluk. Bunun yanında özellikle toplumcu gerçekçilerde görülen, karakterleri yerel (köylü) diliyle konuşturmaya da zaman zaman yer vermiş yazar. Toplumcu gerçekçilerin yazma amacının halkı aydınlatmak olduğu dikkate alındığında bu epey anlaşılabilir bir tercih. Toplumcu gerçekçilerin bir başka özelliği olan basit ve sade anlatım bu öykülerde de görülüyor: her bir öykü olabildiğince anlaşılır bir dille kaleme alınmış ve konu bakımından olabildiğince basit tutulmuş. Bu tercihin artıları olduğu gibi (örneğin daha fazla insan tarafından anlaşılabilir) eksileri de var. On sayfalık bir öykünün henüz ikinci sayfasındayken öykünün sonunda ne olacağını kestirebiliyorsunuz mesela. Bu nedenle şaşırtıcı ve hayret verici kitaplar okumak isteyenler için pek iyi bir tercih olmaz bu kitap. Ancak bundan yazarın kötü bir yazar olduğu sonucu çıkarılmamalı: sadece bir tercih meselesi. Toplumsal sorunlara değinip sorunları daha fazla gün ışığına çıkarmak isteyen yazar, elbette ki anlaşılabilir olmak kaygısı güdecektir. Yazarın ideolojisi veya fikir amacı, edebiyatının önüne geçebiliyor zaman zaman. Kiminin beğenisine hitap eder kiminin beğenisine hitap etmez bu tercih, ki bana da pek hitap etmiyor, yine de bundan şikayetçi değilim. Kitaptaki her bir öyküye tek tek uzunca değinmem mümkün değil, bu nedenle öykülerdeki ana temayı genel çerçevede anlatıp özel olarak birkaç öyküden bahsedeceğim. Öykülerin her biri ayrı ayrı kaleme alınmış ve öykülere ayrı ayrı başlıklar atılmış olsa da, kitap neredeyse bir roman gibi işlenmiş: her öykü birbirleriyle konu bakımından bağlantılı ve birbirinin devamı gibi. Örneğin Portakal’da insanların para uğruna yaptıkları karaktersizlikleri ve rezillikleri görürken; Beyaz Bir Gemi’de insanların para uğruna gördüğü hülyalar ve olmayan şeyleri hayal ettiklerini; Böbrek’te para uğruna insanların aldandıklarını; Cıgara’da insanların para uğruna yaptıklarını ve maruz kaldıkları zalimlikleri; Kurtla Kuzu’da insanların maruz kaldığı haksız işkenceyi tüm çıplaklığıyla görüyoruz. Sabahattin Ali insanların para uğruna düştükleri bu iç karartıcı durumların bir zorunluluk olarak tecelli etmediğini ve değişebileceğini de gösteriyor aynı zamanda (özellikle kitaba ismini veren Sırça Köşk’de). Örneğin Millet Yutmuyor’da milletin artık bazı yalanları yutmadığını, artık kandırılamadıklarını gösterirken; Hakkımızı Yedirmeyiz!’de insanların hâlâ bazılarına, özellikle de hacılara hocalara, yani dini kullananlara nasıl da hak yedirdiğini ironik bir dille gösteriyor. Geçen ay Attila İlhan’ın Kaptan şiirinden şu dizeyi paylaşmıştım: #170556551 Katil Osman öyküsünde, tıpkı şiirde anlatılan gibi, katil olmasa bile herkesin Osman’a katil dediğini ve nihayet Osman’ın sahici bir katil gibi cinayet işlediğini görüyoruz. Sabahattin Ali bu durumu şöyle özetliyor: “Bu dünya böyledir işte, kimi adam öldürdüğü için katil diye anılır, kimi adı katile çıktı diye adam öldürür.” Gündelik yaşantımızda pek dikkat etmediğimiz ancak dikkat edilmesi gereken bir husus. Yargılarımız ve sıfatlarımız neticesinde insan bambaşka bir insana dönüşebiliyor ve bazen kendi bile bunun farkında olmuyor. Söylediklerimizin ve genel olarak davranışlarımızın kişi üzerindeki etkisi sandığımızdan daha fazla. Bu, tercihlere ve eylemlerin sonucuna doğrudan etki etse de maalesef göz ardı edilmeye pek müsait. Bazen sormalı, Osman mı daha suçlu yoksa ona katil olmadığı halde katil diyenler mi? Sabahattin Ali, kendi de bunun farkında olmasına rağmen neden hep acı şeyler yazıyor? Bu soruya yine kendisi Bahtiyar Köpek öyküsünde cevap veriyor: “Ah, ben hayvanları çok severim. Bütün canlı mahlukları, hayatı, güzelliği, saadeti severim. Bahtiyar bir köpek bile benim içimi sevinçle dolduruyor. Ben karanlık şeylerden bahsetmek için dünyaya gelmemişim. İçim tatlı, sıcak, neşeli şeyler anlatmak isteğiyle yanıyor. Hele cümle âlem… rahata kavuşsun, bakın ben bir daha acı şeylerden söz açar mıyım!”
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · İş Bankası Kültür Yayınları · 202056,4bin okunma
·
146 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.