Küçüklüğümüzden beri yakından tanıdığımız hüsran neden kaynaklanır ? Aşkla hüsran arasında nasıl bir ilişki var ? Peki ya tatmin ? Arzulanan şeye ulaşmak tatmin getirir mi , yoksa olası bir tatmini sonsuza dek yok etmekten başka bir işe yaramaz mı ? Gerçek bir tatmin mümkün mü ? Neden illaki bir şeyleri anlamak , kavramak isteriz ? Kavrayamamak neden bir dışlanmışlık ve küçük düşme duygusu verir ? Kuralları ihlal etmenin yanımıza kâr kalmasından keyif almamız bizim hakkımızda ne söyler ? Nasıl olur da yaşamadığımız deneyimler hakkında , yaşadığımız deneyimlere kıyasla daha çok şey biliyormuş gibi görünürüz ? Bu ve benzer sorular üzerine kafa yorarken Phillips , başta Shakespeare ve Freud olmak üzere edebiyatın ve psikanalizin önde gelen isimlerinden faydalanıyor ve ele aldığı eserlere taze bir soluk getiriyor .