Gönderi

Evvela cevap vermek istemedim. Fakat, o, ısrar edince gözlerimi kaçırarak: —Müjgan yanılsaydı böyle olmazdı ki, dedim. —Böyle ne demek? Yani benim nişanlım mı? Gözlerimi kapayarak üst üste başımı salladım. —Feridem! Bir küçük feryada benzeyen bu ses hala kuşağındadır. —Beni, bu dakika içinde o kadar mesut ettin ki, ölürken aklıma gelirse ağlayacağım. Öyle yüzüme bakma. Sen daha pek küçüksün. Mü kim değil, öyle şeyleri anlayamazsın. Hepsini unuttum artık. Kamran, bileklerimi tutmuştu. Onları geri çekmedim. Fakat hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Bu, böyle bir nöbetti ki Kamran adeta korktu. Aynı yollardan geriye dönerken ben hala ikide bir içimi çekiyor ve hıçkırıyordum. O artık bana elini dokundurmaya cesaret edemiyordu. Fakat, ben onun gönlünün rahat ettiğini anlıyor ve memnun oluyordum.
Sayfa 124Kitabı okudu
·
57 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.