Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Bu çağ, bu insan benim değil Sevgi; '...korkunun kıskacında, Salt sevginin huzurunu ve hazzını ararsanız, O zaman örtün çıplaklığınızı, Ve sevginin harman yerine adım atın...' Halil Cibran Bir yerden yakalanır sevgi, bir yerinden. Bir hecesinden yakalansa da yeter. Sevginin tükenmeye yüz tuttuğu bir dünyadayız, hep birlikte bu geminin içinde. Kar taneleri misali, dokunmadan kederlerimize... Acı da duyamıyor insan, geldiği bu yerde, ne tuhaf! Yoksa acının en şiddetli anında 'insan hissedemez hiçbir şey' dedikleri bu mu? Gün ışığı saklayamıyor; hiçbir şeyi, ölümü, yok olanı. Apaçık eyliyor ne varsa... Yok olmuyor insanın özündeki o karmaşık duygular; birilerinin şiddete, haysiyetsizliğe duyduğu karşı konamaz duygu hali... Birilerinin de hâlâ sevgiye inanış ve direnç halleri... 'Sevgi neydi? Sevgi, iyilikti dostluktu, sevgi emekti.” hafızalarda kalan belki de en ünlü repliği biliriz... Sevgi; dilimize pelesenk ettiğimiz bu sözcük, içi her gün biraz daha boşalan hayatın olmazsa olmazlarından... İnsanın varlığı için de... Sevgi dediğimiz, yalnızca iki ayaklı canlıya mahsus değil; doğaya, bilcümle canlıya duyulan sevgi, gösterilen özen değil midir? Ya da daha direkt söyleyelim b/öyle olması gerekmez mi! Ve her gün biraz daha fire veriyoruz, sevginin her halinden. Kapanan, kararan bir dünya ne çok değerden, güzellikten uzaklaştırdı bizi. İtirazsız razı olduk bu kötü gidişe. Ölü sever oldu bu dünya. Tükettiğimiz doğaya, methiyeler dizer olduk. Bir sonsuzluk meramı vardı(r) insanın; yine de ölümlü olduğunu bile bile, herşeyi tüketmeyi görev edindi. Kentler, kasabalar, köyler mutluluğumuza ana kucağı kadar candı. Ormanı, denizi, bağı bahçesi sevgiyle sarmaladı bizi. Biz ise her gün biraz daha yok etmeye, yıkmaya çalıştık bu güzelim evreni. İnsanın tatminsizliği, her gün biraz daha varlığını tüketme yolunda... Sevmenin yerine şehveti, doyumsuzluğu koydu. Romantik olmaktan korktu. Akılcı olalım dedi, insan olmayı ıskaladı. İnandığı değerleri bir bir iğdiş etmekle kalmadı, bir hevesler çağına dönüştürdü zamanı. Deli olmak bile herşeye yeğdi. Kafa tutmak tüm sistemlere, ülkelere daha yeğdi ama boyun eğdik... Bu zaman, bu çağ bu insan benim değil. Sevgisizlik de... Şimdi anlıyorum, çocukluğumun yokluk günlerine neden hasret kaldığımı... Neden siyah beyaz fotoğraflarla avunduğumu... Neden yaşlı kadınlarımızın kırış kırış yüzlerinden, ellerinden medet umduğumu... Sevginin sağanağından vazgeçip zerresine muhtaç olduğumuzu, çocukluğuma yolculuklarımdan çıkarsadım. Nasıl bir dünya, nasıl bir çağ... Boşluk her yer, koca boşluk her şey. Bundan mıdır dünya bomboş gözümde. İçi boşalan insan, tükenen insan... Geriye kalan, bomboşlukla dolu bir dünya. Kolay gelsin insan! Sultan Karataş (Ağustos, 2021)
·
156 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.