Gönderi

Çağlar boyunca mutluluk arayışı
aslında neyi amaçlamış olabilirler? Bu soruları 2500 yıl önceye gidip Antik Çağ filozoflarına sorabilseydik, "Tabii ki mutlu olmayı," diye cevap verirlerdi. Antik Cağ filozofları, yaşamdaki tüm diğer amaçların (başarı, zenginlik, ün, statü vb.) aslında mutluluğa yöneldiğini ve mutluluğun insan için en yüksek amaç olduğunu düşünüyorlardı. Ayrıca insan doğasının iyi olduğuna ve tüm insanların eğitim yoluyla ve erdemli bir yaşayışla mutluluğa ulaşabileceğine inanıyorlardı. Ancak, Ortaçağ'ın karanlığı ile birlikte insan doğasına ilişkin bu olumlu bakış değişti ve insan doğası kötü kabul edilmeye başlandı. Bunun sonucunda erdeme ve mutluluğa bakış da değişerek, mutluluğun insani çabalarla ve erdemli bir yaşamla erişilebilen bir hedef olduğu düşüncesi Batı felsefesinde geçerliliğini kaybetti. Artık mutluluk bu dünyada mümkün kabul ediliyordu ve öteki dünya ertelenmişti.Aydınlanma çağına gelindiğinde filozof Immanuel Kant ile birlikte devreye akıl girdi. Antik Çağ'daki erdemin ve erdem yoluyla mutluluğa ulaşma düşüncesinin yerini akıl aldı, Kant sonrası, en fazla insana, en fazla mutluluğu getiren şey olarak ifade edilen faydacılık düşüncesi ortaya çıktı ve daha önceleri erdemli olma olarak anlaşılan mutluluk düşüncesi, "iyi olma" hâlinden, "iyi hissetme" haline dönüştü Böylece mutluluk "iyi hissetmek, hayattan keyif almak ve bunun muhafaza edileceği duygusu" olarak tarif edilmeye başlandı. Insanın mutlu olma arayışı çağımızda da sürüyor.
·
68 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.