Bizim yaşadığımız dünyayla, "ilkel", "kabileye ait" ve hatta "köylüler" olarak nitelendirilenlerin yaşadıkları dünya arasında mutlak bir uçurum bulunduğu varsayılır. Bu antropologların suçu değildir: On yıllardır kamuoyunu "ilkel" diye bir şeyin olmadığı, "basit toplumlar"ın aslında o kadar basit olmadıkları, hiç kimsenin asla zamansız bir yalıtılmışlık içinde var olmadığı, bazı toplumsal sistemlerin daha çok ya da daha az evrilmiş olduklarından bahsetmenin anlamsız olduğu konusunda ikna etmeye çalışıyoruz.