ÖMÜR HANIM'LA GÜZ KONUŞMALARI
...Ve güz geldi Ömür Hanım. Dünya aydınlık sabahlarını
yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var
göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir
çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün
koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damar-
larımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve yüzüm
ömrümün atlası; düzlükleri bunaltı, yükseklikleri korku, uçu-
rumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası. Yaşamak bir
can sıkıntısı mıdır Ömür Hanım?
Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı
görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek ke-
derin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan umuttan
sevinçten ne anlar? Göğü görmeden, denizi görmeden ma-
viyi anlamaya benzemez mi bu? Bir güz düşünün ki Ömür
Hanım, ilkyazı olmamış, yazı yaşanmamış, böyle bir güzün
hüznü hüzün müdür? Başlamanın bir anlamı varsa bitişi göze
almak, bitişin bir anlamı varsa başlangıcı olmak değil midir?
Yaşamı düz bir çizgide tutmak tükenmektir. Yaşamak zorun-
da olduğumuz şunca yılı aykırı uçlar arasında gezdirip geçir-
medikçe, alışkanlıkların sınırlarını aşmadıkça zaman zaman,
yaşamak nasıl yenilik olur tükenmek değil de?