Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

M.Kemal ve Kadın ... M. Kemal hakkında yapmış olduğu çalışmalarından dolayı dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından takdir ve taltif edilip “Dr.” ünvanına layık görülen koyu kemalist Eriş Ülger‘in kitabında, M. Kemal’in yaveri Salih Bozok‘tan naklen verilen bilgilere göre, bir akşam Sarıkamış’ta Ordu Komutanı Ali Sait Paşa’nın evinde kendisi ve eşi Latife hanım adına verilen yemeğe katılan M. Kemal’in, “her nasıl olduysa” ayağı Ali Sait Paşa’nın eşi Naciye hanımın ayağına değer… Bakın siz şu tesadüfe… Gelin gerisini kitaptan okuyalım: “Gazi Hazretleri, Ali Sait Paşa’nın başarılı ve güvenilir bir komutan olduğundan bahsederken, birden bire Latife Hanımefendi’nin masanın ortasına bomba gibi düşen cümlesi kulaklarda çınladı: ‘Kemal, eline ayağına dikkat et.” (Bu cümle Ipek Çalışlar ve Nezihe Araz’ın kitaplarında şöyledir: “Kemal, ayaklarına dikkat et. Bana kadar uzanıyor!” dedi[14] ) Salih Bozok bu hadiseyi şu gülünç izahatıyla tabiileştirmeye çalışır: “Gazi Hazretlerinin bütün seyahat boyunca ayakta durması sebebiyle ayaklarındaki ağrıdan şikayetleri vardı. Sık sık ayak ayak üstüne atıyor ve bacaklarının hareket etmesini sağlayarak sıkıntısını hafifletmek istiyordu. Bu nedenle de sanırım Paşa Hazretlerinin ayağı Naciye Hanımefendi’nin ayağına çarpmış olabilir. Bunu vesile yapan Latife Hanımefendi, yukarıdaki sözüyle adeta yemeğin sonunu ilan etti.”(…) “Misafirler birer ikişer evi terk ederken, ben, Kılıç Ali, Rize Milletvekili Rauf Bey, Yaver Rüsuhi ve Muzaffer Bey yemek salonunda kalmıştık ve hepimizin de keyfi kaçmıştı. Hizmetkarlar sofrayı toplarken, Latife Hanımefendi’nin sesi adeta evi temelinden sarsıyordu. Aklımda kaldığı kadarıyla: ‘Kemal, hiç mi utanmıyorsun? Bu ne rezilliktir? Şimdi de arkadaşlarının karılarına mı kur yapıyorsun?’ gibilerden bir şeyler söylüyordu.”[15] Yorum yok!.. Haldun Derin’in yaptığı şu nakil ise “pes” dedirtecek cinsten: “Bir başka gün, Florya’da nöbeti kendisinden devraldığım Zühtü Uray arkadaşımdan, geçirdiği gecenin kalburüstü öyküsünü dinledim. Sofra sabahın 2’sine doğru dağılmış… Ama daha önce bir ara Atatürk; Deniz Köşkü’nden çıkıp biz Kalem nöbetçilerinin kaldığı eve gelmiş… Evin düzenine ve temizliğine göz kulak olma hizmeti için ev sahibi ‘mutat’ zatın ücretle tutup görevlendirdiği azınlık yurttaşlardan esmerce bayanı, anatomik durumunu aydınlatıcı bir beden yoklamasından geçirme merakına kapılmış Atatürk… Gerçekten de bu muayeneyi yapmış ve Deniz Köşkü’ne memnun dönmüş…”[16] Yorum yok… 18 Haziran 1938’de hususi yatı ile seyahate çıkan Romanya Kralı Karol, Istanbul’a gayri resmi olarak uğramıştı. Gerisini M. Kemal’in kütüphanecisi Nuri Ulusu Bey’den dinleyelim: “Bilahare Atatürk’e gelip anlatınca duymuştum. Yatta Kralın yanında çok güzel bir Romen kızı varmış, çok da havalıymış; hareketlerinden krala çok yakın olduğu izlenimi veriyormuş, ama hiç yanlarına gelmemiş ve kral da bu kızı Atatürk’le tanıştırmamış. Tevfik Rüştü Bey, Atatürk’e herhalde bu kızla seyahate çıktığı için resmi bir ziyaret yapılmadığını, ama kralın kendisini ziyaret etmek istediğini söyleyince, Atatürk Savarona’da olduğu için, oraya gelmesi talimatını vermişti. Hatta bir ara benden dürbün istedi ve kralın yatına bakarak izledi ve ‘Kralın yanındaki kız hakikaten çok güzelmiş, neyin nesi acaba, herhalde kızı bize getirmez’ demişti.”[17] *belgelerlegercektarih.com/2021/09/06/kend...
·
357 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.