“ölmesinden korktuğun geceler yanına uzanıp
gözkapaklarının hareketini seyrederdin. oh derdin, işte rüya görüyor, demek hâlâ yanımda. sonra sana doğru
dönmesi için içinden sayardın.
aşkın hiç doğurmayan karnında gizlenmiş yatıyor
gibiydiniz. şimdi koskoca dünya bir ne? girdi aranıza.
ağaçlar ve balıklar mı? yani orman ve su mu? aslında
düşlediğiniz tek şey veda mıydı? olabilir mi? o
çocuk, sen yaşlı mıydın? kekeme iştahınla ezberlediğin
kolları neden kırıldı? sokak taşlarının üstünde
sallandığını neden yüksek sesle haber verdin?
müzikle müziğin yan yana gelmesi gibi mi?
bağışlanmayı da diler miydi?”