Kitabı üçüncü defa okudum, yüzyıllar geçsede esasen sadece isimlerin, değiştiği ve duyguların aynı olması ilginç bir yan olarak gözlere çarpmaktadır. Okurlara keyifli ve aynı zamanda umutsuz aşk mektuplarıyla, karşılıksız aşkıyla anlatır. Onun hikâyesi bir bakıma itiraf edebiyatının da kapılarını aralayarak, Goethe’nin yaşamışlığını, yarım kalan, üzücü aşk hikâyesini gözler önüne serer. Genç Werther’in Acıları, XVIII. yüzyılda, köşeye sıkıştırılmış genç bireyin manifestosu olarak da okunabilir.