Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

~ - Mutlu musun? + Ne miyim? Mutlu muymuşum! Ne saçma! Tabii ki mutluyum. Ne sanıyor ki? Mutlu olmadığımı mı? / 30 ~ Kızın yüzü de aynaya ne çok benziyordu. Bu imkânsızdı; ne de olsa insan kendi ışığını ona yansıtan kaç kişi tanırdı ki? İnsanlar daha çok - benzetme yapmak isteyen Montag mesleğinden ilham aldı - meşaleye benzerdi, bir esintiyle sönene dek yanarlardı. Başka kişilerin yüzlerinin insana kendi yüz ifadesini, içini ürperten en gizli düşüncelerini yansıtması ne kadar nadirdi? / 31 ~ Karanlık. Montag mutlu değildi. Mutlu değildi. Bu sözcükleri kendine söyledi. Bunun işin doğrusu olduğunu anladı. Mutluluğunu maske gibi takıyordu. / 32 ~ Yağmur iyi hissettiriyor. Yağmurda yürümeye bayılırım. / 41 ~ Kimsenin kimseye ayıracak vakti yok artık. / 44 ~ Düşünmesini istemediğimiz hiçbir şeyi düşünmüyor. Bu üzücü... çünkü onu sadece avlanmaya, bulmaya ve öldürmeye ayarlıyoruz. Bilip bileceği sadece bunlarsa, ne yazık. / 47 ~ - Gülüşün eskisinden çok daha hoş. + Öyle mi? - Çok daha rahat. / 49 ~ Aslında çok sosyalimdir. Sosyalden ne kastettiğine bağlı tamamen, değil mi? Bana göre sosyal olmak, seninle böyle şeyler hakkında konuşmak. Veya dünyanın ne tuhaf olduğundan bahsetmek. İnsanlarla olmak güzel. Ama bir grup insanı bir araya getirip de konuşmalarına izin vermemek sosyallik değil bence ; ya sence? Bir saat televizyon dersi, bir saat basketbol veya beyzbol ya da koşu, yine de bir saat çevriyazılı tarih veya resmi ve yine spor... ama biliyor musun, asla soru sormuyoruz, en azından çoğumuz sormuyor ; yanıtları bing bing bing diye veriyorlar sadece, biz de dört saat daha film - öğretmenin karşısında oturuyoruz. Bana göre kesinlikle sosyallik değil bu. / 50 ~ Bugünlerde insanların birbirini nasıl incittiğini fark ediyor musun? / 50 ~ - Bazen metrolarda gizlice kulak kabartıyorum... Ve biliyor musun? + Neyi? - İnsanlar hiçbir şeyden bahsetmiyor. + Ah, bir şeylerden bahsediyorlardır mutlaka! - Hayır, hiçbir şeyden bahsetmiyorlar. Genellikle bir sürü araba veya giysi markası ya da yüzme havuzu firması sayıp, ne güzel diyorlar! Ama hepsi aynı şeyleri söylüyor ve kimse kimseden farklı bir şey söylemiyor. Kafelerde de genellikle espri makineleri çalıştırılıyor ve genellikle aynı espriler yapılıyor veya müzik duvarının ışıkları yakılıyor ve bütün o renkli desenler inip çıkıyor, ama bunlar sadece renk ve tamamen soyut. Müzelerde de... müzeye gittin mi hiç? Tamamen soyut. Artık sadece bu var. / 51 ~ Kitaplarıma asla sahip olamazsınız. / 59 ~ Ölüm sebebiyle değil ölüme ağlamama düşüncesi sebebiyle ağlamıştı. / 64 ~ İnsanın içi nasıl bu kadar boşalabiliyor? İçini kim boşaltıyor? / 64 ~ Bir kadının yanan bir evde kalmasına yol açtıklarına göre, kitaplarda bir şeyler olmalı... Hayal edemeyeceğimiz bir şeyler ; orada bir şeyler olmalı. İnsan bir hiç uğruna kalmaz. / 72 ~ Kitapları da düşündüm. Ve o kitapların her birinin ardında bir insan olduğunu ilk kez fark ettim. / 72 ~ Kendimi nasıl rahat bırakabilirim peki? Rahat bırakılmamıza gerek yok. Aslında arada sırada rahatsız edilmemiz gerek. En son ne zaman gerçekten rahatsız oldun? Önemli bir konuda, gerçek bir konuda? / 73 ~ Yirminci yüzyılın başında sinema filmleri ortaya çıktı. Radyo. Televizyon. İşler kitle kazanmaya başladı. Kitle kazandıkları için de basitleştiler. Eskiden kitaplar orada burada, her yerde tek tük insanlara hitap ediyordu. Onlar farklı olma imkânına sahipti. Dünya genişti. Ama sonra dünya gözlerle, direkseklerle ve ağızlarla doldu. Nüfus ikiye, üçe, dörde katlandı. Filmler, radyolar dergiler, kitaplar bir çeşit puding macunu normuna indirgendi... anlıyor musun? / 75 ~ İnsan bilmediği şeyden korkar hep. / 79 ~ Bir kitap, dolu bir tabancadır. / 79 ~ Öyle mutsuzum ki, öyle kızgınım ki... ve sebebini bilmiyorum... Bir sürü şeyi içime atıyormuşum gibi geliyor ama nedir bilmiyorum. / 86 ~ Bir arkadaşlığın tam olarak hangi anda kurulduğunu bilemeyiz. Nasıl bir kap damla damla dolarken, son bir damla kabı taşırıyorsa; aynı şekilde, bir dizi iyilik arasından en az biri kalbi doldurup taşırır. / 93 ~ Belki kitaplar bizi mağaradan biraz çıkarabilir. Belki hep aynı, lanet olası, çılgınca hataları yapmaktan alıkoyabilirler bizi! / 95 ~ Ben bir şeylerden bahsetmem efendim. Ben bir şeylerin anlamından bahsederim. Burada oturuyorum ve canlı olduğunu biliyorum. / 97 ~ İnsanlara dayakla boyun eğdiriliyordu. / 101 ~ Söylemem gereken şeyleri birilerinin duymasını istiyorum sadece. / 104 ~ Mutlu olmamız için gerekli her şeye sahibiz, ama mutlu değiliz. Bir şey eksik. / 104 ~ Kitaplar unutmaktan korktuğumuz bir sürü şeyi depoladığımız kapların bir türüydü yalnızca. Hiç sihirli bir tarafları yok. Sihir sadece kitapların söylediklerinde, evrenin parçalarını nasıl dikerek bizim için giysi haline getirdiklerinde. / 105 ~ İyi yazarlar hayata sık sık dokunur. Vasatlarsa elini hayatın üstünden çabucak geçirir. Kötüler hayata tecavüz eder ve onu sineklere bırakır. Kitaplardan bu kadar nefret edilmesinin ve korkulmasının sebebini şimdi anlıyor musun? Onlar hayatın yüzündeki gözenekleri gösterir. Rahatına düşkün insanlar balmumundan aya benzeyen, gözeneksiz, tüysüz, ifadesiz yüzler ister yalnızca. / 105 ~ Sana ne düşüneceğini söyler, bangır bangır kafana sokar. O haklı olmalıdır. Öyle haklı görünür ki. Vardığı sonuçları sana öyle peş peşe söyler ki zihninin itiraz etmeye, 'Ne saçma!' demeye vakti olmaz. / 106 ~ Ölmenin güzel tarafı bu; kaybedecek bir şeyin olmayınca, istediğin riske girebiliyorsun. / 107 ~ Ama biraz soluk almaya gerçekten ihtiyacımız var. Bilgiye gerçekten ihtiyacımız var. Ve belki bin yıl sonra, atlamak için daha küçük uçurumlar seçebiliriz. Kitaplar aptal, salak olduğumuzu bize hatırlatmak için var. Onlar gösteri alayı caddeden gürültüyle geçerken Sezar'a 'Fani olduğunu hatırla Sezar,' diyen muhafız kıtası gibiler. / 108 ~ Kendini kurtar, boğulursan da en azından kıyıya doğru gittiğini bilerek ölürsün. / 108 ~ İnsanlara güvenemeyiz, işin pis tarafı bu. / 109 ~ Asi olmak isteyen o kadar az insan var ki artık. / 109 ~ Sağ kalanlara insanlığın iyi bir yönü de olduğunu mu hatırlatacaklar? Birbirlerine atmak için taş toplayacaklar sadece. / 110 ~ - İnşa etmeyenler yakmalıdır. Tarih ve çocuk suçlular kadar eskidir bu. + Ben buyum işte. - Hepimizin içinde ondan biraz var. / 112 ~ - Ne zaman kendi başıma karar vermeye başlayacağım? + Bunları söylemekle şimdiden başladın bile. Bana inanman gerekecek. - Başkalarına da inanmıştım!.. Taraf değiştirdiğimde sadece ne yapacağımın söylenmesini istemiyorum. Öyle olacaksa değişmem için sebep yok. / 115 ~ Şiir ve gözyaşları, şiir ve intihar. / 124 ~ İnsanlar neden insanlara acı vermek istiyor? Dünyada yeterince acı yokmuş gibi! / 124 ~ Hata yapmaktan korkuyorsun. Korkma. Hatalardan fayda sağlanabilir. / 128 ~ Hepimiz zaman zaman sürüden ayrılmış koyunlarız. / 129 ~ Bilgi kaba kuvvetin üstesinden gelmeye yeter de artar bile! Belirsizliği belirliliğe yeğleyen insan akıllı değildir. (Dr. Johnson) / 130 ~ Bir metaforu kanıt, bir laf kalabalığı selini temel gerçekler pınarı, kendimizi de kâhin sanma aptallığına düşmek doğamızda vardır. / 131 ~ Ne de olsa bu günlerde herkes 'Bana asla bir şey olmaz,' diye düşünüyor, bunu biliyor, buna kesinlikle emin. 'Başkaları ölür ama ben yaşamayı sürdürürüm. Eylemlerimin sonuçları ve sorumluluklarım yok.' Oysa var. Eylemlerinin sonuçları insanı yakaladığında artık çok geçtir, değil mi? / 140 ~ - Ateşi böylesine güzel kılan ne? Kaç yaşında olursak olalım bizi ona çeken ne? + Ateşin asıl güzel yanı sorumluluğu ve davranışların sonuçlarını yok etmesi. Sorun çıkaran bir şey fazla yük olmaya başlarsa, onu yakma fırınına atarsın. / 141 ~ Yaktı, çünkü her şeyi değiştirmek istiyordu. / 142 ~ Onları yakmazsan onlar seni yakar. / 150 ~ Bir insan kaç kez dibe vurup da yaşamayı sürdürebilir? Nefes alamıyorum. / 157 ~ Güneş her gün yakıyordu. Zaman'ı yakıyordu. Zaman da seneleri ve insanları yakıyordu zaten. / 167 ~ Dünyada her tür ve boyuttan birçok şey yakılıyordu. / 168 ~ - Ama unuttum! + Hayır, hiçbir şey asla yitirilmez. / 178 ~ Dışımız serseri, içimiz kütüphane. / 180 ~ İnsanın muhteşem tarafı budur; sil baştan yapmaktan vazgeçecek kadar umutsuzluğa veya tiksintiye kapılmaz asla... çünkü böyle yapmanın önemli ve yapmaya değer olduğunu çok iyi bilir. / 181 ~ Bir kitabı kapağına göre yargılama. / 182 ~ Gözlerini mucizelerle doldur, hayatı on saniye sonra ölecekmişsin gibi yaşa. Dünyayı gör. / 185 ~ Bir gün dünyaya sımsıkı tutunacağım. Şimdi bir parmağım üstünde, bu bir başlangıç. / 189 ~ Dünyanın diğer tarafında başka kaç şehir can verdi acaba? Peki ya ülkemizde kaç tane? Yüz, bin? / 190 ~ Her şeyin bir mevsimi vardır. Evet. Yıkmanın zamanı ve inşa etmenin zamanı vardır. Evet. Susmanın zamanı ve konuşmanın zamanı vardır. / 193
İthaki YayınlarıKitabı okudu
·
443 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.