Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

264 syf.
·
Puan vermedi
Bir Nihilistin Portresi!
"Kuru bir akağaç yaprağı koptu ve yere düşüyor; hareketleri aynı kelebeğin uçuşuna benziyor. Tuhaf değil mi? En hüzünlü ve ölü bir şey, en neşeli ve canlı şeye benziyor." (Sf. 165) Turgenyev, insanı bir girdap gibi kitabın içine çeken ve bırakmayan akıcı, anlaşılır üslubuyla okuyucunun gönlünü kazanmayı başarıyor. Yazar sizi kaleminin peşine takıp götürüyor ve kendinizi kâh Bazarov ile kurbağa avında kâh yatak döşek hasta yatarken bulabiliyorsunuz. Ayşe Hacıhasanoğlu’nun başarılı çevirisiyle sunulmuş bu eser 256 sayfa kalınlığında, tek soluk yetmese de birkaç solukta okunabilecek sürükleyici bir kitap. Mart 1862’de yayımlanan eser, radikal aydınlar tarafından şiddetle eleştirilirken en sevdiğim yazar Dostoyevski, Turgenyev’e hayranlığını bildirmesinin ardından yazardan bir teşekkür mektubu alır: “Bazarov ile neyi dile getirmeye çalıştığımı öylesine ince bir duyarlılıkla, öylesine kapsamlı bir biçimde anlamışsınız ki… Sanki benim ruhuma girmiş, hatta benim söylemeyi gerekli bulmadığım şeyleri bile sezmişsiniz. Dilerim… sizin gördüğünüz şeylerin bir parçasını olsun herkes görür!” Dostoyevski, Yaz İzlenimleri Üzerine Kış Notları’nda, Bazarov’dan, Turgenyev’in “Tam bir nihilist olmasına karşın huzur bulamayan (soylu bir yüreğin nitelikleridir bunlar), hep bir şeyler arayan Bazarov” olarak söz ediyor. Burada Bazarov tam da Turgenyev’in aktarmayı amaçladığı türden bir trajik kahraman olarak görülmektedir, onun trajedisi, dürtülerini ve özlemlerini bastıramadığı, inkâr edemediği “kocaman yüreği” ile Batıcı düşünceleri (ideolojisi) arasındaki çelişkide yatmaktadır. (Dostoyevski: Bir Çağının Yazarı, Joseph Frank, Sf. 379) Bir Sovyet Rusya eleştirmeni kitabı “çağdaş yaşamın özlü ve sanatsal tarihçesi” olarak nitelemiştir. Her şey bir yana doğa bilimlerine meraklı, hiçbir yasaya ve ilkeye inanmayan, aşka “yapmacık bir duygu” diyen ve sonunda aşka yenilen nihilist Bazarov kadar güçlü bir tiple tanışmadan ölürseniz sizin adınıza üzüleceğim. Bazarov kendisine yararlı, çekici gelen ne varsa onu yapar ve kişisel heveslerine göre hareket eder. Hiçbir ahlak yasası ve ilke tanımaz. Küstahlıklarının ve insanlara yukardan bakan, kibre varan tavırlarının yanında onu sevmemizi sağlayan şey ise Bazarov’un duygularına yenilmesi, özlemlerini bastıramamasıdır belki de. Bütün bu akılcılığına rağmen, aşka yenilmiş biridir o ne de olsa. Aklıyla kalbi arasındaki çelişkiyle öfkeye kapılan biri. Bazarov, 1860’ların yeni toplumsal tipinin edebiyattaki olası imgesi olarak kabul edilir. Arkadiy, Bazarov’un arkadaşıdır ve onun fikirlerini paylaştığını dile getirse de ondan çok farklıdır aslında. Bazarov’un etkisi altındadır, belki de onun gibi olmak ister ama onun aksine doğayı sever ve romantik düşüncelere de sahiptir. Bazarov’un ise en tahammül edemediği şeydir romantizm. Arkadiy duygulara sırtını dönmez, aşk geldiğinde kollarını açar ve onu hayatına mutlulukla kabul eder. Arkadiy’in yumuşak kalpli, iyi niyetli babası ise oğluyla arkadaş olabilmek adına gençlerin konuşmalarına kulak kabartır, kitaplar okur ve çağa ayak uydurabilmek için çabalar. Ama ne yazık ki Puşkin okumak da bir modası geçmişlikten fazlası değildir artık. Yazar kuşak çatışmasını öylesine derin ve eşsiz bir şekilde işlemiştir ki bize de eseri hayranlıkla okumak düşer. Hemen hepimizin hayatta iki kere geçtiği bir yoldur kuşak çatışması: önce gençliğin verdiği enerji ve bitmek bilmez istekler, hayallerle, sonra yaşlılığın omuzlarımıza yüklediği o eskimişlik yüküyle! İşin özü, kuşak çatışması dediğimiz o şey bütün heybetiyle, gücüyle karşımızda öylesine yıkılmaz duruyor ki hepimiz ona yeniliyoruz ve kuşaklar boyu yenilmeye de devam edeceğiz: “Bir gün rahmetli anneciğimle tartışmıştım: Annem bağırıyor, beni dinlemek istemiyordu... Sonunda ona beni anlayamayacağını söylemiştim; biz, farklı iki kuşağa aittik. Çok gücenmişti, bense "N'apalım?" demiştim. "Hap acı ama yutmak gerekiyor." (Sf. 71) İşin özü yeni kuşak dar akılcılık ve maddeciliği savunurken, “akıldışı” duygular ve değerleri kabul etmez. Halbuki insanı insan yapan da içinde taşıdığı bu duygular ve inandığı değerlerdir. Hayatta huzurun sadece dengeyi korumakla elde edilebileceğine inananlardanım. En önemlisi de akıl ve kalp arasındaki dengeyi koruyabilmektir. Bu dengeyi kurduğun zaman huzuru da bütün ruhunda hissedebilirsin. İncelememin sonuna geldik. Belki nihilizmin ne olduğunu bilmemize rağmen bu kitapla ve Bazarov ile daha iyi kavrayabilmişizdir. Eser boyunca kuşak çatışması aslında bir gölge gibi işlenmiştir. Asıl konu her zaman Bazarov ve onun nihilizmidir. “İşi gücü bırakın, hemen okuyun!” diyebileceğim eserlerden biri. Bazarov ile tanışmadan göçüp gitmeyin bu hayattan. Bu kötülüğü kendinize yapmayın. Unutmayın ki; edebiyat dünyasından Bazarov gibi biri geldi geçti. Keyifli okumalar… Eserden İnciler: “O tatlı ilk anlar neden sonsuza dek sürmüyor, neden ölümsüz olmuyor?” (Sf. 75) “Mutsuzluğumun nedeni... içimde yaşama isteğinin, hevesinin bulunmaması.” (Sf. 125) “Anılarım pek çok ama hatırlanacak hiçbir şey yok, önümde ise uzun, upuzun bir yol var ama bir amacım yok... Bu yola gitmek de istemiyorum.” (Sf. 126) “Ölüm eskidir ama her birimize yeni gelir.” (Sf. 248)
Babalar ve Oğullar
Babalar ve OğullarIvan Turgenyev · Can Yayınları · 202044,4bin okunma
·
141 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.