Edgar Allan Poe 'nun okuduğum ilk uzun öyküsü. Eser, bir zamanlar oldukça varlıklı olan, ancak sonradan yoksulluğa düşmüş soylu bir aileye mensup William Legrand'ın bir gün altın bir böcek bulmasıyla başlıyor. Altın gibi parlayan ve nadir bulunan bu böceğin çizimini, bize hikâyeyi aktaran arkadaşına göstermesi ve bunun üzerine arkadaşının bir ayrıntıyı Legrand'a fark ettirmesiyle de olaylar gelişiyor. Aslında hikâye okuyucuya büyük bir bilmece sunuyor, yalnız bu bilmeceyi Legrand aracılığıyla ve bize hikâyeyi aktaran arkadaşı gibi adım adım öğreniyoruz. Başta bize verilen bilgiler ise; Legrand'ın doğduğu yeri terk ederek Güney Carolina'da Sullivan Adası'nda ikamet etmesi, özgürlüğünü kazanmasına rağmen efendisinin yanından ayrılmayan kölesi Jüpiter'in sahip olduğu batıl inançlar ve küçük bir papirus. Şifre çözülen kısım özellikle hoşuma gitti, benzer öyküler okumuş olsam da ana karakter ile birlikte her bir adımı tek tek görmek ekstra eğlenceli ve merak uyandırıcıydı. Kısacık bir eser ama aynı zamanda içi dopdolu olan bir eser. Poe, bu kadar zaman okumayı ertelediğim için pişman olduğum ender yazarlardan biri oldu benim için. Bu eserlerinden sonra ise vazgeçemeyeceğim yazarlardan biri artık. Ben eseri çok beğendim, tavsiye ederim.
Altın BöcekEdgar Allan Poe · Can Yayınları · 2021872 okunma
·
71 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.
