Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hikâyenin ortaya çıkışı
“Beli kırık köpek gibi eğri eğri geziyordu mahallenin bebeleri.” diye başlıyordu aklımdaki hikâye. Tek cümlenin büyüsü, şaka gibi.. . kara üçlemesini yakın dönemde geçen bir hikâyeyle bitirmek istiyor, nasıl anlatsam diye evirip çeviriyordum. Derken bir geceyarısı garip bir şey oldu. Saçma bir İstanbul seyahatinden dönüyordum. Ulus Meydanı ve Bulvar, bomba ihbarı nedeniyle kapatılmıştı, ara yollara yönelmek zorunda kalınca, sahiden tuhaf ve tedirgin edici bir kalabalıkla karşılaştım. Uzak Şehir'in hikâyesi de bu karşılaşmayla değişti. Etrafta eskortlar, satıcılar, müşteriler, gece esnafları, kirliler, ifildeyen ışıklar ve mekânlardan yükselen uğultular vardı, arabanın içindeydim. dışarı çıkıp birileriyle konuşmak, uzun uzun bakmak istedim olup bitene, yapamadım. Geçip gittik. Sonradan anladım ki, yakın uzak, hısım hasım her kimi varsa, Ankara'nın kadim underground'ı yeni bir yere öbeklenmişti. Yuvası dağılmış karıncalar gibi hareketliydiler. Ulus'u dönüştüren yeni mekânsal düzenlemeler, genelevin kapatılması, İsmetpaşa'nın durumu, şu bu, eski alışkanlıkları tarumar etmiş, gece âlemini farklı kıyılara savurmuştu. Bir vakit sonra oralarda çalışan bir taksici buldum, konuşmak için... Sonra onun aracılığıyla başka erkekler ve kadınlarla sohbet ettim... Karşılığında para isteyen de oldu, terso yapan da... Bir sürü palavra, bir sürü küçük hatıra ve hikâye dinledim. Uzak Şehir'de anlattığım entrikayı bana bir kadın anlattı örneğin. Lili kadar pahalı bir eskorttu, birkaç dil biliyordu... Ya da güzel yalan söylüyordu. Doğru olup olmamasıyla ilgilenmedim. Yatanla edebiyatın iki iyi arkadaş olduğuna inanırım. Hoşuma gitti, sahiplendim. kendime göre yeniden yoğurdum.
·
244 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.