Hepsini okudum.
Ama elbette önemli olan kaç tanesini okuduğumuz değil, hangisinde ne mesajlar aldığımız, hangi karakterlerle dost olduğumuz, hangi yazara kendimizi yakın hissettiğimiz.
Bu listedeki birçok kitap popüler kültür etkisiyle, starbaskta yanına kahve alıp fotoğraf çekilip paylaşılması amacıyla alınıp okunuyor.
Ama mesela 1984'teki Büyük Birader'i merdivenlerden çıkarken duvarda hissedemezsen, o kitabın içine giremezsin.
Hayvan Çiftliği'ndeki o domuzlarım kimleri temsil ettiğini bilmeden , ve özellikle o son vurucu sayfadaki -domuzların insan gibi giyinip insana benzedikleri- kısmı anlamadan o kitabı çözemezsin.
Listedeki kitapların hepsi efsane değil bana göre ama kendimce bir yorum katmaya çalışayım.
Sabahattin Ali'nin 3 romanı da ''acaba bu adam öldürülmeseydi daha ne efsane kitaplar'' yazardı dedirtecek cinsten. Kitaplarında işlediği duyguyu karakterlerine harika bir dille yükleyen, çok naif bir kalemi olan yazar.
Çoğu kitap güzel ama uzun uzun anlatıp kimseyi sıkmadan en sevdiğim ve bende bıraktığı izi anlatayım ;
Benim için yazarlar Dostoyevski ve diğerleri olarak 2'ye ayrılıyor. Dostoyevski kadar insan ruhunun coğrafyasını santim santim keşfeden, insanın ne olduğunu çözen, duygulara ve psikolojiye hükmeden bir yazar henüz görmedim.
En bilindik 2 eserinden biri olan Suç ve Ceza'da ''vicdan'' temasını 600 sayfada işlemesi, bana göre olağanüstü bir olay. Kitaptaki bütün karakterler çok yoğun işlenmiş, zaten bir Dostoyevski kitabında karakter üzerinden bir eksiklik göremeyiz asla çünkü o karakterlerini kendi ruhunu katar her zaman.
Zira bana göre Raskolnikov, Dostoyevski'nin ta kendisidir.
En sevdiğim kitap ise tam 3 kere bitirdiğim ve başucu kitabım olan YERALTINDAN NOTLAR.
Öyle bir kitap ki bu, bu kitap sayesinde olaylara bakış açım, düşünce şeklim, gerçekçilik olgusuna olan bakışım, hatta karakterim bile gelişti. Hayatımın kitabı net olarak budur.
Herkese keyifli okumalar ...