Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

1062 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Anna Karenina
Öncelikle uzun bir yorum olacağını söyleyerek başlamak istiyorum. Şu ana kadar okuduğum en kalın(1062 sayfa) oldu Anna Karenina. Çok uzun zamandır kitaplığımda beklettiğim, okumaya korktuğum bir kitaptı. İlk sayfaları okuduğum an korkulacak hiçbir şey olmadığını anladım aslında. Tolstoy ile tanışma kitabım oldu ve bu kitap için söylüyorum, dili aşırı akıcı ve sadeydi. Başlamadan önce kendime 11 günlük bir okuma planı yapmıştım fakat kitabı altı günde bitirdim. Bazı günler 250 sayfa bile okuduğum oldu. Yani kalınlığından ve üslubundan kesinlikle korkmamanız gerektiğini söylemek isterim. Rus Edebiyatı olunca haliyle karakter sayısı çok fazla ve bir karakter için farklı isimler kullanılabiliyor ama kitap genel olarak birkaç karakter etrafında dönüyor. Anna, Aleksey Aleksandroviç (Anna’nın kocası), Oblonskiy (Anna’nın abisi), Dolly (Abisinin karısı), Levin (öyle bir adam tam anlayamadım kim olduğunu :D), Kiti (Levin’in sevdiği kadın), Vronskiy (Kiti’nin evlenmek istediği adam). Oblonskiy karısı Dolly’i aldatıyor ve Dolly kendini odaya kapatıyor, Oblonskiy kardeşi Anna’dan yardım istiyor, Anna yardım için abisinin evine geldiği zaman Vronskiy ile karşılaşıyor ve olanlar oluyor diyebilirim. Karakterlerin çok ama çok güçlü olduğunu söylemeden geçemeyeceğim, Tolstoy karakterlerin iç dünyasını o kadar güzel yazmış ki onlar ne hissediyorsa ben de aynısını hissettim diyebilirim. Özellikle Anna karakterinin verdiği iç savaş mükemmel yansıtılmıştı. İki farklı aşk hikayesi var aslında bu kitapta; bir Anna ve Vronskiy, iki Levin ve Kiti. Karakterlerle ilgili düşüncelerimi ayrı ayrı yazmak istiyorum çünkü gerçekten karakterleriyle fazlasıyla bütün hissettiren bir kitap oldu benim için. Anna karakteri benim sevdiğim bir karakter oldu, yanlış zamanda yanlış şeyler yaşaması, kendi hayatını yaşamak istiyor oluşu, sevmesi, sevilmek istemesi, sevildiğini hissetmek istemesi, kafasında kurdukları.. her şeyiyle kendimi ona çok yakın hissettim ve gerçek biriymişçesine üzüldüm. Tutarsız davranışları sinir krizi geçirmeme sebep olsa da.. Anna’nın kocası Aleksey Aleksandroviç de sevdiğim diğer bir karakter oldu. Anna’ya karşı sabrı, onu her koşulda affedebilecek olması, ona gösterdiği hoşgörü.. her şeyi o kadar kibardı ve o kadar sevgi doluydu ki bana göre.. onun için gerçekten çok üzüldüm. Vronskiy tartışmasız en nefret ettiğim karakter olabilir. Bir iş yaptıysan arkasında dur, ne yaptığın belli değil, bir öylesin bir böylesin. Korkak olduğun belli zaten ama sanki cesur biriymişsin gibi davranıyorsun, karşındakine saygın yok.. hey ben bayağı sinirlendim sanırım sanki Vronskiy karşımda :D Levin.. çaresizce seven, her şeyi kabullenen, çok nazik bir adam olarak tanıdığım bu karakter ilerleyen zamanda öyle bir şey yaparak yaraladı ki beni.. gözümden düştü, orada bir sevemedim onu artık. Ayrıca Levin karakteriyle şunu da görüyoruz, bir şeyi elde edinceye kadar değerli, elde ettikten sonra kişi için bir önemi kalmıyor. Tolstoy, Levin üzerinden kendini anlatmış bu kitapta. Levin sadece aşık bir adamı değil o dönemin topraklarıyla, köylü işçileri ve onların haklarıyla ilgilenen bir adam ve bu bölümlere çokça yer verilmiş kitapta. Dönemi anlamak adına gerçekten güzel bilgiler içerse de entrika ve kaos sevdiğim için bu bölümler pek ilgimi çekmedi yalan değil. Kiti ise Levin’in tam tersi olarak en başta sevmediğim ama sonradan sevdiğim bir karakter oldu. O benim için çok tatlı bir kadın olarak kaldı hafızamda. Aşk-ı Memnu’da bir replik vardı: “Keşke başka şartlarda, başka zamanda dilediğimi dilediğim gibi yaşayabilseydim.” diye. Anna ve Vronskiy’i okurken aklıma hep bu sahne geldi. Yanlış zamanda yaşanan aşk insanı felakete sürükler’in bir örneğini yazmış aslında Tolstoy. Yanlış zaman mı demeliyim yanlış kişiyle mi demeliyim emin değilim. Hangimiz nereden bilebiliriz ki doğru zamanı ve doğru kişiyi? Kitabın aşırı akıcı olduğunu söylemiştim. Sanki bir dizi izliyormuşçasına, acaba diğer bölümde neler olacak diye heyecanla sayfaları çevirdiğim bir eser oldu. Tolstoy o kadar betimleme yapmasına rağmen beni hiç sıkmadı, bunaltmadı. Bu kadar kalın bir kitabı ve bir dünya klasiğini elimden hiç bırakmadan okuyabilmiş olmam beni gerçekten çok mutlu etti. Aslında evlilik sorunlarına da ışık tutan bir eser olduğunu düşünüyorum ben. Günümüzde de evliliklerin en büyük sorunlarından biri bence şu: Çocuk var boşanmayayım. Çocuğu her şeye bir engel olarak görmek, kendi mutluluğunu çocuğun için feda etmek, yürümeyen bir ilişkiyi zorla yürütmeye çalışmak.. sırf çocuğum mutlu olsun diye. Aslında çocuğa daha çok zarar veriliyor böyle yaparak bence. Sorunlar çözülmeye çalışılmasın, hemen kestirip atılsın demiyorum ama olmayan bir şeyi de çocuk mutlu olsun diye zorlamaya gerek olmadığını düşünüyorum. Konuyu çok fazla dağıtmadan, Anna Karenina eserinde de evlilik içinde bu türden bir sıkıntı yaşandığını ve karakterin bu sorunlarla mücadele ettiğine yakından tanıklık ettim diyebilirim. Bir yerde okumuştum: Tolstoy bu kitabı yazarken hizmetçisine benim odama girme demiş. Eğer çok önemli bir şey olursa kapıyı çal demiş. Hizmetçisi Tolstoy'un kapıya getirdiği yemekleri yemediğini fark etmiş. Kapıyı çalmış ama içeri girmemiş. Kadın endişelenince Tolstoy’un akrabalarına haber vermiş, akrabaları gelmiş ve odaya girmiş. Tolstoy’u odada baygın halde bulmuşlar. Tolstoy ağlıyormuş. "Ne oldu?" diyerek uyandırmışlar ve Tolstoy uyanınca kitaptaki bir karakterin başına gelen olayı söylemiş. Bu durumdan şunu anlıyoruz: ortaya çıkardığı karakter o kadar güçlü. Biraz yukarıda da yazmıştım, karakterlerin iç dünyasının tam ortasına düşürdü beni Tolstoy yazdıklarıyla. Mükemmel bir anlatımı vardı, beni derinden etkiledi. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim, kitabın sonları beni pek tatmin etmedi. Yaşanan bir olay vardı ve o olaydan sonra neler yaşandığını çok merak ettim açıkçası biraz daha anlatabilirdi diye düşünüyorum. Kitabın son sayfalarının da havada kaldığını düşünüyorum, beni bu konuda üzdü Tolstoy fakat bu tamamen kitabı çok ama çok sevmiş olmamla, karakterleri çok ama çok benimsemiş olmamla alakalı bir durum ki devam etmesini bitmemesini istemişim. Yazdığım en uzun yorum olmuş olabilir. Mutlaka ama mutlaka okumalısınız.
Anna Karenina
Anna KareninaLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201939,5bin okunma
·
754 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.