Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ramses'i yok edebilmek için onu gün ışığına çıkartıp, bir müzeye yerleştirmek yeterli olmuştur. Mumyaları kemirip yok eden şey o küçük kurtçuklar değil, simgesel düzeni yer değiştirmeye zorlayan, hiçbir konuda yetkin olmayan ve kendinden önce var olmuş kültürleri çürümeye ve ölüme mahkûm etmekten başka bir şey bilmeyen, onları önce öldürüp sonra bilimsel yöntemler aracılığıyla diriltmeye çalışan bize özgü bir tarih, bilim ve müze anlayışıdır. Tüm bu sırlara karşı yapılan bir saldırı, sırdan yoksun bir uygarlığın saldırısıdır. Bu, üstüne oturduğu temellerden nefret eden bir uygarlıktır. Nesnesini elinden kaçırırmış numarası yaparak o saf biçimini korumaya çalışan etnoloji gibi, müzelik olmaktan kurtarma girişimi de yapaylık halkasına bir halka daha eklemekten başka bir anlama sahip değildir. Büyük paralar harcanarak Cloyters of New York'tan alınarak, çalındığı yere gönderilecek olan Saint-Michel de Cuxa manastırının avlusunu çevreleyen üstü kapalı, kolonlu geçit bunun en güzel kanıtıdır. Herkes de bu geri dönme olayını alkışlamıştır [Bu olay Champs-Elysees caddesindeki kaldırımları araçlardan kurtarma amacıyla yapılan, yeniden ele geçirme denemesine benzemektedir]. Bu sütun başlıkları Amerika'ya herhangi bir nedene dayanarak gönderilmediği için Cloyters of New York tüm kültürleri (değerin kapitalist anlamda merkezileştirme mantığına uygun bir şekilde) bir araya getiren yapay bir mozaiktir. Bu sütun başlıklarının geri gönderilmesiyse daha da yapay bir olaydır, başka bir deyişle simülakrın bir tur attıktan sonra “gerçeklikle” üst üste çakışmasıdır. New York'ta kimseyi kandırmayan sütun başlıkları, bu simülasyon ortamında kalsalardı daha iyi olurdu. Çünkü geri gönderme eylemi bir kurnazlıktan başka bir şey değildir. Sanki hiçbir şey olmamış gibi yapmak ve yapıtlar eski yerlerine ulaştığındaysa sevinç çığlıkları atmak!
·
65 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.