Gönderi

Ulu
Dağların arkasında ulu bir bilgeye rastlamak istiyorum bir gün kendimi ararken. Ben sormadan o cevaplasın istiyorum. Ondan hiçbir şeyini istememek aynı zamanda o olmak istiyorum. Bütün renklerimi kusup kapkara olmak istiyorum. Sonra ışıkları kapatıp yok olmak istiyorum. Benliğim bir şekilde yok olmanın yollarını arıyor. Ona anlatamıyorum. Var olanın yok olamayacağını. Bu kadar hareketten çok şikayetçi şayet hareket olmasaydı ona da şikayet ederdi. Biz insanoğlu neden bir türlü memnun olamıyoruz? Ah ulu bilge, ah onca keşmekeşin içindeki ihtiyar meşe ağacı. Dalların kurursa ne olur sana? Peki bana ne olur? Nerede kalırım? Nasıl durup soluklanabilirim? Kalbimi her şeyimle nasıl yok edebilirim? Söyle bilge, niyaz ediyorum. Beni kalbinle duy, sessizce cevap ver. Şimdi sen yoksun ihtiyar bilge. Bütün yüklerini, sorularını bana yükleyip gitmişsin. Arkana bile bakmadın mı? Sen kötüsün çünkü ben bu sorulara cevap bulacak kadar güçlü değilim. Bunu bilmiyor muydun ihtiyar? Sen sadece kendini mi düşünürsün? Ben şimdi susuyorum senin gibi. Bu yükler bana fazlasıyla ağır ama onlar benim yüküm bilge. Şimdi sen beni terkettin. Her şey yarım kaldı. Ben de gidiyorum, şimdi sana sadece bir hoşça kal'ımı bırakıyorum.
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.