Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

DİKTATÖRLER VE ZAAFLARI: ATATÜRK DİKTATÖR MÜDÜR?
Kendilerini yeryüzünde Tanrı'nın temsilcileri olarak sunan krallar yok artık. Yöneticilerin eskiden olduğu gibi bizi kandırması bile gerekmiyor. Onların oyununu oynamakla, bunu kendimiz gayet güzel yapıyoruz. Yöneticilerin yapması gereken tek şey, belli zaman aralıklarıyla, halkın hizmetinde olduklarını, halkın iradesini temsil ettiklerini söylemekten ibaret. Eskiden olduğu gibi hala yöneticilerimiz var. Farklı olan, yasallıklarını Tanrı'dan değil, bizden almaları. Bizden aldıkları yasallıkla iktidara gelen yöneticilerimizden tek adam hevesinde olanlarda çıkabilir. Bunlar zamanla diktatörlüğe doğru yol alabilirler. Tek adam yönetimleri güçlendikçe kendi hatalarına karşı duyarsızlaşır ve savunma geliştirirler. Gerçekliği yansıtmak için kendi hikayelerini değiştireceklerine, hikayelerine uyması için gerçekliği değiştirirler. Gerçeklik olarak yansıtılan da tek adamın fantezilerinden ibarettir. Güçlü görünüşe rağmen, tüm diktatörlüklerin zaafları, iç verimsizlikleri, kişisel rekabetleri, kurumsal verimsizlikleri ve kuruluşlar ile bölümler arasında çatışmaları vardır. Bu zaaflar, zamanla rejimi daha etkisiz ve değişen koşullara ve bilinçli direnişe karşı daha savunmasız hale getirebilir. Rejimin tüm hedefleri gerçekleşmeyecektir. Örneğin bazen, Hitler’in doğrudan emirleri bile hiçbir zaman yerine getirilmemiştir, çünkü onun altında bu emirleri yerine getirmeyi reddeden bir yapı mevcuttu. Diktatoryal rejimler bazen gözlemlediğimiz üzere, hızlı şekilde dağılabilir. Bu durum, diktatörlüklerin risksiz şekilde ve zayiat vermeden ortadan kaldırılabileceği anlamına gelmemektedir. Kurtuluşa yönelik tüm olası hareket tarzlarının riskleri ve potansiyel acıları vardır ve işlemesi zaman alacaktır. Ve tabii ki hiçbir hareket tarzı her durumda hızlı başarıyı getiremez. Bununla birlikte, diktatörlüklerin tespit edilebilir zaaflarını hedef alan mücadele türlerinin başarı şansı, diktatörlüklerin en güçlü olduğu noktaları hedef alan mücadelelere nazaran daha fazladır. Sorun, bu mücadelenin nasıl verileceğidir. Özellikle Müslüman toplumlar otoriter yönetime alışıktır ve otorite zayıflayınca, yöresel rekabetler ortaya çıkar.. Anadolu insanları da katı kurallı liderlerin ardından gitmeye alışıktır. Daha önceleri sultanların ve onların yöneticilerine nasıl boyun eğmişlerse, ara sıra yoldan çıkmalarına karşın, genelde diktatörlerin emri altına girmişlerdir. Bu boyun eğmede gücünü boyun eğenlerin yaşamını anlamlı ve değerli yapmak için kullanan, çocukları için aydınlık yarınlar hazırlayan Atatürk dışında birisi de çıkmamıştır. Aslında asayişi sağlama bahanesiyle iktidarı son zorlama noktasına götürmek ve şiddet uygulamasını hükümet siyaseti haline getirmek işini yüzyıllar boyunca öylesine bir gelenek edinmişizdir ki, Atatürk sayesinde saltanat rejimine son verip demokrasi yolu ile halk iradesine yol vermiş olmamıza rağmen, geçmişten kalma bu kötü uygulama ruhunu terk edememişizdir. Doğu ülkeleri için geçerli olan biricik hükümet şekliyle, yani akıllı bir despotizmle bağdaştırma yoluna gitmeyi tercih etmişizdir. Her ne kadar Atatürk'te iş görürken, son derece ilkel seviyede bırakılmış bir toplumu, uygarlık kervanına katmak ve bunun için de birçok reformları zorlayıcı usullerle yapmak durumunda kalmakla beraber, Türk toplumuna ilk kez olmak üzere, insan varlığının kutsallığı fikrini ve insan şahsiyetine bağlı hak ve özgürlükler bilincini aşılamış olması itibariyle, onun dönemini İnsan sağlığı açısından yararlı bir baskı dönemi olarak değerlendirmemiz gerekir. Bu özgürlük bilinci, bir sınıfın diğerleri karşısında özgürlüğü olmayıp, Anadolu insanın geçmişin ahlaksal köleciliğine karşı özgürlüğüdür. Çünkü o, insan varlığını kul mertebesine indiren İslam'ın kurallarını saf dışı bırakıp, kişiyi doğal hak ve özgürlüklere kavuşturmuştur. Sonuç olarak, Atatürk diktatör müdür? Genel olarak bakarsanız evet. Fakat ideali bakımından diktatör değildir. Onun diktatörlüğü, yobazlığadır. Geriliğedir. Türkiye halklarını gelişmeden alıkoyan Orta Çağ'ın kara ve karanlık gelenek göreneklerinedir. Yani İslam faşizminedir.
·
147 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.