"İtiraz etmeyecek misin?" diye sordu.
Kafamı iki yana salladım. "Gerçeği söylüyorsun, neden edeyim?"
Doğruldu, masanın üzerine eğildi ve alnıma dokundu. Hemen geri çekildim ve elini kenara ittim. "Ne yapıyorsun?"
"Ateşin var mı, ona bakıyorum," dedi. "Çünkü az önce teslim oldun. İtiraz etmedin. Hasta olmalısın."
Öfkeli bir bakış attım.
Sırıttı. "İşte benim huysuz ortağım, oralarda bir yerde olduğunu biliyordum."
Kendime hakim olamayıp gülümsedim. "Lanet olsun, bir veya iki dakika huysuzluk yapmama izin versen."