Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Size kendimle ilgili bir şey itiraf edeceğim.
İlkokul 2. sınıfa giderken henüz yeni yeni Türkçe'yi sökmeye başlamış birkaç kelimeyi de yarım ve malak söyleyebiliyordum. Bir öğretmenimiz vardı adı İsa Küçük'tü büyüyünce öğrendim ki düşüncesine ülkücü deniyormuş. Bir gün sırada andımızı okurken sözlerini hatırlayamadığım için bana hakaret etmişti. O gün son ders zili çalana kadar yakıcı sıcakta tek ayak üstünde tam 216 defa andımızı okutturmuştu.(bunu hiç unutmadım) Sürekli bizlere siz eğitim hak etmiyorsunuz siz hep cahil kalacaksınız ve bizlere muhtaç kalacaksınız diyordu. Yaş aralığımız 6 ile 10 arası olan biz çocuklara sürekli bu cümleleri tekrarlıyordu. Tabii o zamanlar ülkücülük nedir sağcılık nedir solculuk nedir bilmiyorduk. Sürekli ırkımıza hakaret edip bizi aşağılayan ve kendisini Üstün gören bir karakteri vardı. Önceleri bize neden böyle davrandığını anlam veremiyordu büyüdükçe bu nefretinin neyden kaynaklandığını anlamaya başladım. Daha 8 yaşında andımız okunurken nefret etmiştim Ne mutlu Türküm demeye. Ben Türk değildim benim annem de Türk değildi benim babam da Türk değildi. Olmadığım bir şeyi olmuşum gibi gösteremez bunun için mutlu olamazdım! Sonra ortaokula geçtim orada da andığımızı okutuyorlardı. İlkokulda içimde kalan bir şey vardı. Ortaokulda öğrenci sayısı fazla olduğu için rahat rahat o kalabalığın içinde Ne mutlu kürdüm diye biliyordum. Bunu fark eden birkaç arkadaşım beni müdüre şikayet etmişti. Tüm okulun önünede beni azarlamış hakaret etmişti. Ortaokul müdürüme selam olsun hala bağıra bağıra Ne mutlu kürdüm diyorum! Bunu niye anlatıyorum biliyor musunuz. Henüz çocukken zihnimize kazınan şeyleri unutmak mümkün değildir. Benim anam babam sizden olmayan sizin düşmanınızdır demedi. Senin dilini konuşmayan teröristtir demedi. Senin dilini iyi telaffuz edemiyorsa cahildir demedi. Kendi yöresinin kıyafetini giyen yobazdır demedi. Ben bunları bu zihniyete sahip olan kendisini Bilge dedirten cahil lerden öğrendim. Dilim benim özgürlüğümdür. Kimseyi dilinden dininden düşüncesinden dolayı yargılamadım. Ve büyüdükçe bunu anladım ırkçılık doğuştan değil sonradan gelen bir öğretidir. Bana sevgiyi saygıyı kardeşliği ve insan olmayı öğreten Kürd öğretmenlerim olan annem ve babama minettarım.
··
16,8bin görüntüleme
☾☆Kübra Öztürk☾☆ okurunun profil resmi
Israrla neden bunu paylaşıyorsun günlerdir ??? Asıl ırkçılığı siz yapıyorsunuz ? Bu konu hakkında düşüncemi bu yazıyı ilk gördüğümde söyledim .. artık niyetinizden şüphe duyuyorum 😌size bunu yapan öğretmeniniz gibi sizde ırkçı olmalısınız ısrarla paylaştığınıza göre 😌
SİRYA okurunun profil resmi
Tüm paylaşımlarimi tekrar tekrar paylaşıyorum. Bu iletiye özel bir durum değil. Neden bu ileti sizi rahatsiz etti anlamadım. Sizin niyetinzden demi şüphe edelim 😊
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
MhmtUlş okurunun profil resmi
Belki de zıt kutupların karşılıklı olarak birbirlerine Kin ve Nefret Beslemelerini Sağlamaktı, Birazcık Başarmış Olabilirler, Asıl Bakılması Gereken Eğitmek ve Ülkeye Faydalı bir birey yetiştirebildiniz mi, Ne kattınız ne öğrettiniz, Fikirler Olgunlaşınca Sadece Anı Kalıyor, Hafızalar da...
Barış okurunun profil resmi
Kardeşim öncelikle yaşadığımda çok acı ve çok kötü bir durum bunun için gerçekten üzüldüm ama insan veda hutbesini okuduğu zaman kimsenin kimseden hiçbir üstünlüğü olmadığını sadece insanların Allah katında takva üstünde olduğunu efendimiz Aleyhisselam bizlere söylüyor ama cahil insanlar bazı ırkların dünyada üstünlük sağladığını zannedip veya bazı diğer ırkların kendilerinden farklı yaratılış olduğuna inanıyorlar bu da işte cahilliği resmen birebir ortaya koyuyor Allah herkese eşit yaratmıştır ve herkesin de sınavı ayrıdır bu da senin sınavın
Ömer Mete okurunun profil resmi
Ew mirovên kû di şîroveyên te de dibêjin ez ûlkûcû me lê belê ne nîjadperestim, yan jî ez tirkim lê belê ji Kurda hez dikim ji wan mirova bawer neke û bila te ne xapênin. Ew jî weke mamosteyê te dibistanêne. Weke dosta tên xûya weke heval û rêhevala ne lê belê ti cudahî di navbera wan de nîne. Dixwazin te asîmîle bikin.
Halil Korkmaz okurunun profil resmi
Orhun Abideleri'ndeki dili anlayacak kadar katıksız bir Türk'üm ama bir Türk, Kürt, Ermeni veya Müslüman, Hristiyan arasında çocukluğumda da bir fark görmedim. Türk olmayan arkadaşlarım rencide olur diye andımızı hiçbir zaman sevmedim ve hiç okumadım. Günümüz Taliban kafalılarla aynı çizgide olmak istemem ama hala da andımızı sevmem.
MURAT AYDIN okurunun profil resmi
Size bunlar hissettirildiği ve yaşatıldığı için çok üzgünüm. Teşbihte hata yapmaktan ve yanlış anlaşılmaktan korkarak şöyle bir örnek vermek istiyorum: Gençken bir elektronik ürün satın alırken kulaktan dolma bir bilgiyle "Sony olsun" ve "Japonya üretimi olsun" düstüruyla hareket ederdim. Üretim politikaları, maliyet analizi, ters-inovasyon (teknolojik ürünlerin iş gücünün ucuz olduğu bölgelerde üretilip ekonomisi güçlü olan bölgeler istikametinde pazarlanması) kavramlarını öğrenindikten sonra şu hususların farkına vardım: 1. Sony tek marka değildi. 2. Yirmi-otuz yıl önceki Sony ile bugünkü Sony birbirinden çok farklı konumda ve kalitedeydi. 3. Tüm Çin, Tayvan üretimi ürünler kötü değildi; Buralardan kötü ürün alıp pahalı satan fırsatçı tüccarlar vardı (Bugün çip teknolojisinde dünya pazarının büyük bi bölümü tek başına Tayvan'da) 4. En iyi bildiğim markanın ürünü de bir ay geçmeden arıza yapabiliyordu. 5. Her şey (kalite, uyum, uzun kullanım ömrü, sık arıza yapmama, vb.) sonuçta ürünün üretildiği ortam, üretimi gerçekleştirenlerin yetkinliği, liyakati, kurumsal marka imajının önceliği, samimiyeti, dürüstlüğü, üretici firmanın zaman içinde değişen politikaları (ah şu yanar döner politikalar) ile kaimdi ve bunların da ötesinde biraz da şans faktörü sonuca eklemleniyordu. 6. Hal böyleyken; - Otuz yıl önceki insan ile bugünkü insan genellikle aynı değildir (Çünkü farklı iklimlerden, farklı ortamlardan, farklı dış etkilerden etkilenerek, farklı söylemlerden beslenerek gelmiştir). İnsanlar aynı kalmadığı gibi iklimler de politikalar da ülkeler de değişmiştir. - Kişinin yetiştiği okuldan, hatta ders aldığı öğretmenden daha önemli olan kendine kılavuz edineceği vicdani ve ahlaki değerler, ilkeler, ve bunu EN GÜZEL ŞEKİLDE TEMSİL EDEN eden kişilerdir (anne, baba, öğretmen, bazen bir kitap, bazen bir yazar, bazen de bir arkadaş). - Bir noktadan sonra hepimiz yetişkiniz ve geçmişte bize yapılan haksızlıklara takılıp, bu yüzden birilerini ya da kendimizi suçlamanın pek anlamı yok (Ben de küçükken nemrut, empati yoksunu, zorba bir cami hocası yüzünden Kur'an okumayı öğrenemedim. Ama bugünkü koşullar insanların bazı şeyleri kendi kendine öğrenmesi için pek çok fırsat ve imkan barındırıyor. Hem dil, hem teknoloji hem de duygusal ve düşünsel zenginlik açısından. Aksi yönde kısıtlayıcı çabalar olsa bile...). Sonuç olarak; - Her şeyin hayırlısını (eş, iş, mal, mülk, evlat, terfi, vb.) istemek gibi; ömrüm boyunca her türlü etkileşimimde, diyaloğumda, hayatın (adına ister karma, ister Yaratıcı, ister Allah deyin) beni -şu dinden, şu ırktan, şu mezhepten, şu ülkeden insanla değil- hangisi olursa olsun EN İNCE RUHLU, EN YÜKSEK DUYGUSAL VE RUHSAL ZEKAYA SAHİP ve EN SAĞLAM KARAKTERLİ, yani EN GÜZEL İNSANLA karşılaştırmasını dilemenin EN GÜZEL DUA olduğuna inanırım. Kendimi de belli bir ırkta tanımlama taraftarı değilimdir; Çünkü bilirim ki bir zamanlar ait ve meftunu olduğumu düşündüğüm ırkta çok rezil insanlar, kendime ve ulusuma düşman diye bellediğim ülkelerin, dinlerin, ırkların insanlarında da ÇOK GÜZEL VE MÜSTESNA KİŞİLİKLER mevcuttur.
28 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.