Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

432 syf.
10/10 puan verdi
Öncelikle bu kitaba verdiğim puanın yanlı olduğunu, tamamen kişisel sebeplere dayandığını belirtmem gerek. Hem teknik, hem kurgu bakımından zayıf bir kitap olsa da bana dokunan, etkilendiğim bir yönü vardı. Olumlu ve olumsuz yönleriyle spoilerlı bir şekilde anlatacağım, bu yüzden eğer okumadıysanız ve spoiler almak istemiyorsanız incelemeyi geçebilirsiniz... İşin teknik yanlarından başlayacak olursam eğer, ödevi çok gözüksün diye puntoyu büyütüp kenarlığı arttıran öğrenci gibi davranmış yayınevi. 400 sayfalık kitap punto ve kenarlığı normale cevirirsek 300 civarı anca eder. İkinci olarak Eli ismi "Elay" diye telaffuz edilir. Haliyle Eli'yla gibi bir yazım şekli mümkün değil. Küçük bir ayrıntı olsa da okurken beni kanser etti. Üçüncü olarak yer yer gözden kaçmış yazım hataları vardı ama çok fazla olmadığı için sorun etmedim, insanlık hali. Son olarak çeviri kaynaklı mı yoksa yazarın dili mi bu şekilde emin değilim ama ergen sokak ağzı cümleler bir hayli tadımı kaçırdı. Mesela sayfa 24'te "ironiye gel" diye bir cümle var. Bunun yerine "ne ironi ama" ya da "ne kadar ironik" gibi bir yazım kullanılabilirmiş. Edebi bir metin olmasını geçtim artık gündelik hayatta bile kimse bu tarz cümleler kurmuyor. Şimdi, gelelim yazarı eleştirdiğim noktalara... Callie üvey babasını öldürdükten sonra kendisini kurtarmak için pazarlıkçının kartını çöpten çıkarıyor. Hikaye buradan başlıyor, öncesine dair hiçbir şey yok. Bu kız pazarlıkçının kartını nereden buldu, bu kart neden çöpten çıktı hiçbir şey açıklanmamış. İki cümle ile açıklanabilecek bir durumu askıda bırakmaya değer miydi gerçekten? İkinci olarak yetişkin iki insanın, özellikle de kucağında kadın taşıyan bir erkeğin 12 metrelik uçurumdan atlaması ve düşüşlerinin bir dakikadan uzun sürmesi hangi fizik kurallarına dayanıyor? 12 metreyi çok mu yüksek sanıyorsunuz acaba? Son olarak tamamen kişisel bir elestiri olacak ama badass bir gece kralı ve adı Desmond mu? Gerçekten mi!? Desmond kulağa göbekli bir aile babası gibi geliyor. İsim mi kalmadı dünyada? Ayrıca adamın tüm kitap çok havalı diye anlatılan dövmesi kanayan gül çıktı... Ağlayan gül daha doğrusu... Ağlayan gül dövmeli gece kralı Desmond... Şimdi gelelim ben bu kitaptan neden bu kadar etkilendim... Callie, yıllarca babasının cinsel istismarına uğramış ve sonunda da onu öldürmüş 16 yaşında bir kız. Des onu kurtarıp yatılı bir okula yerleştirdiğinde haliyle hayata karışamıyor, insanlarla iletişim kuramıyor. Yalnız olmadığı veyahut istismar edilmediği bir hayatı nasıl yaşayacağını da bilmiyor. O yüzden bildiği tek dala tutunuyor: Des'e... Odasından ayrılmadığı tüm bu depresyon sürecinde Des'in ona destek olma şekli o kadar güzeldi ki... Bu vasat kitaba bu puanı vermemin tek sebebi inanın bu. İnsanın, kendisinin koşulsuz yanında olan ve yargılamayan birine sahip olması o kadar büyük bir şey ki. Des'in yaptığı da çok büyük bir şeydi işte bana göre. Kimi zaman yan yana sessizce durarak sadece varlığı ile verdiği o "yalnız değilsin" hissi... Özellikle Callie'nin depresyonu arttığında yanına gelip kurduğu "bazı günler diğerlerinden daha zor diye hayatını yaşamaktan vazgeçemezsin" cümlesi benim kırılma noktam oldu. Boğazım o kadar düğümlendi ki bir süre okumaya devam edemedim. Bu satırları okuyup da ne var bu kadar etkilenecek diye düşünenler elbette olacaktır ama herkesin hayatında hassas olan bir nokta olabiliyor. Bu kitap da bendeki o noktaya dokundu. Umarım günün birinde herkes kendi Des'ini bulur ve koşulsuz şartsız kabul göreceği bir güvenli alanı olur... Yazmak istediğim daha sayfalar dolusu şey olmasına rağmen umarım çok fazla uzatmamışımdır. Dediğim gibi hak ettiği puan değil ama bana hissettirdiği puan bu olduğu için; 10/10
Rapsodi
RapsodiLaura Thalassa · Martı Yayınları · 20221,384 okunma
·
208 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.