Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

132 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bedia Tuncer 1961-1964-cü illərdə Bakırköy Ruh və Sinir Xəstəlikləri Xəstəxanasında personala savadlılıq təhsili verib. Digər tərəfdən, o, ruhi xəstələrin qayğısına qalaraq, ruhi xəstələrin yazdığı şeirləri tərtib edib, bu şeir kitabının nəşrini təmin edib. Ola bilsin ki, çap olunan ilk və yeganə şeir kitabı olsun, hekayəsi baxımından poeziya sahəsində dəyərli yer tutur. Tuncer gündəlik həyatda diqqətdən kənarda qalan, hətta kənarda qalan bu insanların səslərinin yazıları vasitəsilə eşidilməsinə şərait yaradıb. Onun kitabına niyə “Nalə” adını verdiyi məlum deyil. Ruhi xəstələrin bizimlə görüşməsinin səbəbi bəlkə də yaşadıqları həyat, çəkdikləri əziyyətlər, iniltiləridir. İnilti kitabı 131 səhifədən və 110 şeirdən ibarətdir. Şeirləri yazan şəxslərin adları əvəzinə xidmət nömrəsi və ad və soyadlarının baş hərflərindən istifadə olunub. Bu səfərki şeirlər bambaşqaydı.... NALAN Nalân olmalı idi benim adım, Çünkü daima ağladım; Tek arkadaşımdır hicran Benim asıl adım Nalân Gözlerim sık sık kızarık Gönlüm hicranla kabarık; Tükenmez içimde hezeyan Benim asıl adım Nalân Nalân deselerdi bana Düşmezdim belki hicrana Doğunca ismimi koyan Neden dememiş Nalân. BENİ Gönül defterine unutma sakın Satır, satır, ince, ince, yaz beni O bembeyaz gülden beyaz göğsüne Çekiç ile vura vura kaz beni Geçecek mi senelerden zor günler Gözüm, gönlüm, dilim, seni heceler Hatırla da bazı bazı geceler Göğsüne resmimi bas da, ez beni Bu hasret, bu gurbet ne acı derken Başlarsa bitecek ne kadar erken Bir gün Çankaya'dan bensiz geçerken Hatırlarsın dertli, dertli saz beni... ALLAH MUHAFAZA Zorba kız kaçırır, Kamarot kurşun kaçırır. Karaborsacı döviz kaçırır Zengin hanım kürk kaçırır Ağa koyun kaçırır Orman eşkiyası kütük kaçırır Ve sonunda kaçırmak için bizlere Elbette akıl kalır.   UNUTMAMAK Unutmamak istiyordum seni Fakat bir türlü gelmiyordu Elimden Fakat şimdi unuttum İşte seni Niye dün gece Rüyama girip de Hatırlattın kendini. ÇIRPINIYOR GÖNÜL Ağır ağır çıkacaksın Haşim Ahmet misali Neme lâzım deme koynunda uyusun Aşkın ızdırabı ile gitmiyor visali Uyusun da büyüsün maaşallah, Gelin olur inşallah. Bayramları gelince Çevirirler kuzu başlarını Döndürüp de bakarsam yüzümü Arap olayım. Arap olup da kaderime yanayım Yanarım ah kaderime, yanar yanarım; Yanarak gece gündüz kara yazma bağlarım. Sen o yana ben bu yana Salına salına Suya gider, akar suyu boyarım. Renk renk olmuş gözlerin, Gözlerinde gözlerin... Benek benek olmuş, Yarin cilveleri boynunda Denk olmuş, Oldu da bitti maaşallah, Gelin olur inşallah.. CEBİRSEL ŞİİR Üç noktadan Bir düzlem geçer derler İyi hoş amma İks artı igrek Eşittir bir olunca Yoksul gecelerimde Aklımdan neler gelir geçer Bilir misin ağabeyciğim… Bin dokuz yüz altmış üç Eksi Bin dokuz yüz elli dokuz Yıllardan arta kalan Müşvik bir ses Aklaşan saçlarımız Üzme kendini Ve “O” kadını Unut deyişin ağabeyciğim BİR HAZİN HİKÂYE Genç ve yakışıklıydı delikanlı Yaşamak arzusu, başarı hevesi İçinde pırıl pırıl İyi güzel ve mes’ut bir alemde İsterdi her şey güzel olsun Sular aksın şırıl şırıl. Zekâsı fazla, kültürü genişti. Medeni bir âlemde İsterdi herkes, her şey iyi olsun Dertli ruhlar huzur bulsun. Severdi sevilirdi her zaman Dertliye deva Hastaya şifâ Fakire para isterdi gönlü. Ümitleri ruhunda parıldardı boyuna Emindi imanı vardı, Geleceğe güvenle bakardı, Fakat neden bilinmez Anlamadılar onu Girdiği hayat girdabının eşiğinde Şaşırıverdi, Hayalleriyle, ümitleriyle baş başa Aklını oynattı, yapayalnız kalıverdi. Şimdi tek başına çaresiz Karanlık bir alemde Yine hayaller kurar Bunlara ermek için Hâlâ kafa yorar. Ne denir, acımaktan başka Elden ne gelir. Çünkü Allah böyle istedi. Böyle yazmıştı. Kaderi herhalde Her şeyin bir sonu vardır böyle FİLOZOF ET Doğdum büyüdüm okuma, başıma oldu dert; Askerlik çağı, vazife hitam, emir, terhis et... Dünya evi varmış, anladım o da dert... Alnıma çizilmiş tımarhane elim âkibet cür'et Sonu ne olur bilmem ne bir adalet? Uyan kabrinden ey ünlü filozof Sokrat, Yolunu öğret beni de filozof et.. Ya da Allah’ım yeter azat et... BEKÂRLIK Sessiz bir bekâr odası Sanki her şey geride kaldı Ne bir günün var tadı. Ne sevgilinin bir adı. İnanamam aşka Kadınların kalbi katı Ne doğacak bir bebek Ne de onun sevimli adı Bu hayatın sonu var Diyebilmek bir intizar Deseler sana ümit var İstemem, gençliğimi zaman aldı. AŞKIMI DÜŞÜRMÜŞÜM Şarkı söyledim hece hece, Fazla içtim de dün gece. Caka yaparken sokaklara Aşkımı düşürmüşüm. Sabahleyin adım adım. Yolları hep aradım Kahrolası çöpçüler Aşkımı süpürmüşler Fakat ne zararı var Bir kopyası o kızda var. Hakkımı da ararım yine Gider belediye reisine Derim senin işgüzar çöpçüler Aşkımı süpürmüşler. ZİYARET Gönül neş’eli bugün Bade köşeli bugün Hastaneye düşeli Gönlüm neş’eli bugün Cumartesi günüdür Ziyaretin günüdür Hiç sormayın arkadaş Bugün bayram günüdür Sorma al iç arkadaş Sigaramız bol bugün Sizin gibi ahbaplar Soran gelen bol bugün HOŞ GELDİN Hoş geldin akıllı kardaş Bizler ise «Deli» kardaş Hepimiz birbirimizle arkadaş Sözlerle de olalım yoldaş. Deliliktir içimizdeki maraz Fakat değiliz kimseye garaz Hepimiz olduk arkadaş Sizinle de olalım arkadaş GÖRÜŞLER Kimisi milyoner kimisi kral daha neler. İhtiyarlar büyükler bebekler Bağıranlar, şarkı söyleyenler Kimisi akıl kimisi ise çıkmayı bekler. Sakın üzülmeyeceksin haline şükredeceksin Yolunu şaşırmayıp doğru yoldan gideceksin Fazla coşarsan eminim buraya geleceksin İnan ki kahredip kendi kendini yiyeceksin Pişman olup neden buraya geldim diyeceksin. DİYOJENİN FENERİ Adamlar arasında adamın biri Güpe gündüz adamlar arasında elinde fener Bir şeyler arıyormuş. Adamlar arasında adamlardan bir diğeri Adı İskender Merakla dönmüş Ne aradığını sormuş Adam adamları göstermiş - Adam arıyorum demiş. Tabii adam haklı Adam adama meraklı. TESELLİ İSTERKEN Teselli isterken bu hazin sesten, Neler dinlersin yorgun nefesten, Bülbül de bıkmıştır altın kafesten, Soralım Şirin'i Ferhad'a yolcu, Sabah mı, öğle mi, akşam mı bilmem? Bu aşk alemi hayâl mi bilmem? Mendilin gelmezse gözümü silmem, Sonra gözyaşını sel olur yolcu, Kafam mı, çilem mi, yoksa kaderim, Şansım olmazsa aklı nideyim, Avcı değilim ki gideyim Çünkü talihim dargındır yolcu. Felek elinden ben de dertliyim, Bir gün gülmedim, kara bahtlıyım, Aşkın elinden hep kementliyim, Dertliyim, derdimi gel deşme yolcu. TIMARHANE DELİSİ Ben de düştüm feleğin bir gün garip fendine, Polis jiple getirdi tımarhane bendine.. Burası başka âlem, ey kafa gel kendine, Şimdi senin de ismin tımarhane delisi... İstersen ol yüzbaşı, hâkim veya avukat, Ayol sana kim dedi büyüklere bir taş at., Karınla kavga yapıp tatlı aşa zehir kat, Elbet şimdi olursun tımarhane delisi. Çilesiz insan olmaz, sen de doldur çileni, Sinirlenme, üzülme, sakın bozma freni.. Aç gözünü karışmam kaçırırsın treni, Sonra toptan olursun tımarhane delisi. Belki sana meskendi bir zamanlar Beyoğlu, İstersen ol akıllı, hor görür ya eloğlu.. Farzet her gün geliyor ziyarete Köroğlu, Yine eller diyor ya tımarhane delisi… Belki sevda yüzünden, kavgalardan kaçırdın, Belki polis jandarma dayağından şaşırdın.. Kim bilir hangi kaza, hangi işten kaçırdın, Elbette bir sebep var tımarhane delisi.. Belki de aldatıldın, belki evham kurarsın, Belki sebepsiz yere başkasını vurarsın.. Belki de iftira uğruna can koyarsın, Ondan sonra olursun tımarhane delisi. Farzet canın sıkıldı gidip içmek mi lâzım Sarhoş olup etrafı yakıp yıkmak mı lâzım Elbet kanun yakalar istersen ol mülâzım İdrake aciz olma tımarhane delisi. Zira hayat böyledir, kalender ol, aldırma Farzet işin bozulmuş, gidip ele saldırma. Elin kazanındaki aşa kepçe daldırma Fazla koşma düşersin tımarhane delisi. Bu içtimai yara insanlığı ürkütür Hem öyle bir yara ki vicdanları çürütür. Hatta psikologlar boşa kalem yürütür, Ey tıp seni bekliyor tımarhane delisi. Söyle ey tıp, delilik neden, niçin çoğalır? Hâdiseler mi sebep, neden kafa bulanır. Müsebbibler kim acep, niçin normal azalır? Sonra çoklar oluyor tımarhane delisi. Şu halde dinle ey tıp, gerçi ümit sendedir, Fakat unutmayın ki püf noktası bendedir. Bu insanlık dâvası, anahtarı kimdedir? Neden milyonlar olsun tımarhane delisi? Tedavi yalnız şok mu, yoksa yemek mi hayır Neden delilik artsın gel de bu farkı ayır Zira ki felsefede kalmamıştır bir hayır Sakız siz de olmayın tımarhane delisi YOKLUK Kutudaki kibrit bir, Yak kırk paralık gelir. Sigarayı arama; Ne var, ne kimse verir.   Ayın on üçü Pazar Herkesi biri arar Kurban bayramı olsa Ne gelen ne gören var. Yokluk kavradı bizi Bağladı elimizi Soldurdu bin bir elem Gülden cemalimizi Derman ne hoş arkadaş Düşünceden bıktı baş Göl olur gemilere Gözlerimden akan yaş. Yeter bunca ızdırap Gönül hicrandan harap Kâfi ağladıklarım Sen güldür beni Yârab. KARANLIK GECELER Gözlerimde hicran başucumda mum Can evimde bir dost gibi karanlık Âsabım perişan ve ruhum mağmum, Yolcuyum bir meçhul diyara artık. Arkamda kesildi her ses ve nefes, Talihim cismime dedirtmede pes... Dertliyim, derdimi anlamaz herkes, Sırrını söylemez her ruha ruhum. AKŞAM KARANLIĞI Karanlık çökerek ruhuma dolup Şekiller silindi artık ağır, ağır Karardı her cisim bir bir yok olup Çöreklendi içime gene bir kahır Yıldızlar pul pul ufka dizildi Enginler şimdi siyah bir şerit Semaya karadan bir hat çizildi Hiç bir iz kalmadı sabaha ait.. HAKLISIN Sıkılıyorum, dedim. Dedi düşünüp — Haklısın Hastayım dedim ona. Yine dedi — Haklısın Bıktım canımdan dedim. Haklısın dedi bana.. Dedim deme haklısın, Bir şeyler söyle bana. Dedi söyleyecek başka Bir şey bulamıyorum. Çünkü sen dünyalar Kadar deryalar kadar Haklısın.. DERTLERİM Hava karardı yine Vakit akşamı buldu Düşünce çıktı bine, Gülden cemalim soldu. Kış günleri çok kısa, Çabuk oluyor akşam, İçim çok sıkılmasa Bunları karalamam. Geçmiyor başka türlü, Vakit kapalı yerde. Özlemesem bülbülü Düşmezdim bin bir derde. GENÇ GÖNÜLLERE Söylemek isterim ki birçok gönüllere Aşk içilen bir şarap gibidir, asla inanmayınız O kadınlar ki; benzerler mor dikenli güllere Renklerine kanıp da mest… olup yanmayınız. Neyinize yetmiyor şu Mor renkli akşamlar Bir kızın gözlerinden daha gölgeli çamlar Kalırsa gönlünüzde şimdiden, paslı gamlar Size yansın rüzgârlar, ağlasın çağlayanlar. Aşk bir tufan olup da beni alsa engine Gene gönlüm barışmaz gözlerinin rengine Gönlüm kapılmaz bir daha onun pis nefesine Ben artık aşıkım güzel bülbül sesine... HASTA Dışarda herkes içerken!... Çay, süt!.. Ve yerken Muhallebi. Tavuk göğsü, pasta!.. Burada adın (HASTA)!.. Çorba TASTA!.. Bence hastaların çoğu (USTA!..) Aşağı HASTA!... Yukarı HASTA!.. Tımarhane bahçesi dolu HASTA!.. Gel HASTA!.. Git HASTA!.. (Taburcu!..) ol hastaneyi ASTA!.. Türkçe ‘de en sevmediğim kelime (HASTA!..) KADERİN GÜCÜ Didindim çalıştım pişirdim aşı Yalnız bıraktım beş yavru kuşu Sahipsizlerin ters gitti işi Yavruların bahtına nice ağlarım Sizler de henüz süt emensiniz Şafaktan uyanıp babam dersiniz Yatakta uyurken yoksul geceniz Yavrular diye bağrım dağlarım Babayı ister sesten yanılmaz Çocuk anne babasız kalmaz Nimeti bulursa fikri yorulmaz Yavruya sarf ettim gençlik çağlarını Babalan gelince gaflette biter Komşuyu hısımı hemen terk eder Babanın geldiği onlara yeter Yavrum diye karaları bağlarım İnsan yavrusunu pula veremez Feleğin kahrına karşı gelemez Giden gitti geri dönemez Kaderin gücünü tedbir yenemez Sen de üzülme ey M...C... Allah’ın kuluydu hep evliyalar Ademler Fatihler çok Süleymanlar Yavrulara sonsuz sevgi yollarım. NE ÇIKAR SANKİ Güzelsin, sevmişim, ne çıkar sanki, Bir gül olsan dahi koklayamam ki, Kalbimi sana veremem, çünkü; Belki çapkınsın, yıkar kaçarsın. Endamın, bakışın sanki bir bahar Kim seni sevmez ki ey gonca gülzar, Kalbim üzgündür, incitme solar, Bahtımın baharı neden kaçarsın? Aşkınla gözyaşım sel olup aksa, Gözlerim yollarda takılıp kalsa. Aşkınız ömrüme bir kanca taksa. Kancayı almadan neden kaçarsın? BAHÇEMDEKİ AĞAÇLAR Ağaçlar en büyük Dostlarımdır benim Onlara güvenirim Bana en yakın İnsanlardan fazla Onları seyrederim İnsanların çoğu İki yüzlüdür Bir gün gelir belki döner Bana uzanan Dost eller Belki de düşman olur Ağuşunda serinlediğim Sevgi ile Seyrettiğim deniz Bir gün gelir köpürür coşar Belki de beni boğar Ona da güvenemem Serin serin tatlı tatlı Esen rüzgâr Bir gün gelir Fırtına kasırga tayfun olur Yıkar hatta öldürür Ona da güvenemem İlkbaharın ağaçlar Yeşil renkli yapraklar Beyaz mor çiçeklerle Süslüdür Yorgun başımı Onun gölgesinde Dinlerim Onun üzerime Sarkan dallarına Bakar ve işte derim Bana uzanan dost eller Sonbahar yaprakları Dökülür toprağa Sararmış boynu bükük Kış kar fırtına soğuk Ağaçlarım çırılçıplak Üzerinde ne bir çiçek var Fakat o yine dimdik Ve mağrur Sanki bana söyle diyor Korkma yine yeşereceğim Gölgemde dinleneceksin Sana dost elimi uzatacağım En büyük dostlarım Ağaçlardır benim İnsanlara denize rüzgâra Güvenemem Belki bir gün gelir Döner boğar öldürür Fakat en güvendiğim Dostlar ağaçlardır Benim. GÜLDÜR ALLAHIM Artık sen ağlatma güldür Allah’ım. Derdimi dertsize bildir Allah’ım. Buraya düşmüştü güldür Allah’ım. Ben yaralı bir kuşum, Bana çok çektirme öldür Allah’ım. TIMARHANE Kimi garip Kimi Veli Kimi deli Birlik şu ki: Hepsi birbirinden dertli Ağlayanı var Güleni var Bağıranı var Anlaşılan, evet anlaşılan Olmamış hiçbirine Talihleri yar Kimi bekler Kimi gelir Kimi gider Ne kadar iyileşsen de Gün gelir Tımarhane görmüşsün denir. *** Bir çift göz arıyorum Bakıp da gören ★ Görüp de gördüğünün Ne olduğunu bilen ★ Ne olduğunu bildiği Şeyden nefret etmeyen ★ Seven, seven, seven. *** Benim kara talihim Amma da yaman oldu Bin bir mihnetli Acıklı bir haldeyim Maceralı günlerim Acaba ölecek miyim neyim? Sevmişim, seveceğim, aşkınla Öleceğim Yoksa senin düşüncende böyle kalacağım Leylâ'ya darılmış üzgünüm kırılmışım Evimden ayrılmışım Yâr ben ne olmuşum? Orta şarkta harp varmış Rabbim param kalmamış Uzun bir mektup yazdım Mektubum babacığım sana varmamış. MELÂNKOLİ Sardıkça gönlü aşk, hayat ve arzu çemberi, Duada boş kalır mahzun şairin elleri. Mihnet altında takatsiz. yürek kanar, erir Zalim kader şairlere hep ıstırap verir. Fasit daire şeklinde bir bitmeyen çile. Şair ömründen eksilmez çekmek kolay dile Âlem mesut yaşar, bilmez elem keder nedir. Şairin ruhu bir harap mabet viranedir. Hülâsa şairin ömrü bir içli senfoni Kalbinde bir misafirdir gitmez melânkoli ✰MEVSİMİM Koyu siyah bulutlar içimin gamı Yıldızlar tane tane gözyaşım Kalbimin feryadı rüzgâr İnim.. İnim!.. Kara yazım dertli başım benim. Bahar yeşerse de dallarda Bukalemun değil ki gönlüm Yaslı günler bitmeyen mevsimim İnim.. İnim!.. Kara yazım dertli başım benim.
İnilti
İniltiBedia Tuncer · Matbaa Teknisyenleri Basımevi · 19641,362 okunma
·
1.508 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.