KIRSAL ALANDA YAŞAYAN KADINLARIN SÖYLEMLERİ ÜZERİNDEN
KADINLIK KİMLİKLERİNİN KURULUŞU-MANİSA ÖRNEĞİ
Annelerin ve kızlarının evliliğe ilişkin söylemlerinde “pişmanlık” sıkça
vurgulanmaktadır. Aile büyüklerinin değerleri dolayısıyla toplumsal normların etrafında şekillenen ve erken yaşta gerçekleştirdikleri evliliğe ilişkin pişmanlıklarını ifade eden kadınlar, eğitime ara vererek ya da eğitimden vazgeçerek kurdukları evliliğe ilişkin pişmanlıklarını vurgulamaktadırlar.
“Okumamayı ben kendim istedim ama sonraki aklım olsaydı
okurdum, şu an okumadığıma pişmanım yani.” (K2, 29, İşçi).
“Biz hiç okul yüzü görmedik. Yok, yok. Okumayı isterdik. Kim
istemez okumayı. Eğitim alsınlar istedik, okumadılar çocuklar” (A4,
65, Çiftçi ve Ev Hanımı).
...
Araştırmada saptanan 3. tema olan aile içi iş bölümü ve aile kararların alınmasına katılım teması etrafında 1. kuşak ve 2. kuşak kadınların anlatıları kadını ikincilleştiren ve dezavantajlı konuma yerleştiren toplumsal cinsiyete dayalı rollere vurgu yapmaktadır
“Kızlar ne yapmaları lazım? Anası ne yapıyorsa onu yapcak. Öyle
değil mi? Oğlan çocukları oğlum eşşeğini bağla, oğlum eşşeğini
çözüver, dışarıdaki işleri yapar” (A8, 72, Ev Hanımı).
“Bizdeydi evde bütün işler. Kızlar hazırlar sofrayı falan nerede
yapmaz hiç erkekler” (K5, 35, Ev Hanımı ve Temizliğe Gidiyor).
..
1. kuşak kadınlar ifadelerinde yaşadıkları toplumda erkeğin değerinin yüceltildiği durumlara ilişkin örnekleri dile getirmektedir.
“Erkeği ön planda tutarlar hep. Bizim ülkemizde de öyle. Etten
mesela misafir diyor erkek diyor ona daha fazla koyarlar. Erkekten
laf duymuyam diye. Ailemde bizim kızlara pek mal da vermeyi çok
vermeyi istemiyorlar” (A2, 48, Çiftçi).
“Köy genelinde ilk önce hayırlarda düğünlerde yemek ilk önce
erkekler yicek ondan sonra kadınlar yicek” (K1, 42, Ev Hanımı).
2. kuşak kadınlar; Ben çocuklara eşit davranıyorum ama annemler oğlana ağırlık yapıyorlar. Benim düşüncem öyle. Belki onlara sorsan öyle değil emme. Tarlanın değerli yanlarını oğlana, gıyıda göşede kalan yanları, ormanın gıyısını kızlara veriyolar. Oğlanı daha değerli
görüyorlar işte” (K3, 51, Temizliğe Gidiyor).
Kadın olmayı anne olmak olarak tanımlayan özcü bakış açısı,
annelerden kızlarına aktarılan kadın kimliğine dair ataerkil yaklaşımın izlerini
taşımaktadır.
“Anne olmak daha başka. Olmasa eksikliğini hissederdim. Anne
olmak daha değerli kadın olmaktan” (A5, 54, Çiftçi).
Kırsalda kadının pek çok hareketinin eşlerinin “iznine” tabi olması,
erkeğin eşinin gündelik hayatı üzerindeki yoğun denetimini işaret etmektedir. 1. kuşak kadınların ifadelerine göre okuma-yazma bilmenin, kadınların hareket alanını belirleyici bir faktör olduğu görülmektedir. Annelerin okuma-yazma oranları kızlarına göre düşüktür ve mahalleleri dışına çıkmaları gerektiğinde
okuma-yazma bilmiyor olmaları bireysel hareket etmelerine engel
oluşturmaktadır, bu nedenle ancak mahallelerindeki komşularıyla ya da akrabalarıyla seyahat edebilmektedirler. 2. kuşak kadınların ifadelerinde “eşe haber vermek” alt temasına yer vermesi ise 1. kuşağa göre farklılaştıklarını göstermektedir. 2. kuşak kadınlar, izin alma ile haber verme arasında bir fark olduğunu ve eşlerini yalnızca haberdar ettiklerini söylemlerinde vurgulamaktadır.
1.Kuşak: “Eşimle beraberken tabi izin almadan gidilir mi kız söylüyom ya nasıl fenadı adam. O zaman zaten yalnız hiçbir yere gitmiyorduk konuya komşuya giderken de izin alıp da gidiyorduk” (K3, 51, Temizliğe Gidiyor)
2.Kuşak: “Yok sadece söylerim çıkıyorum. Çıkıyım mi çıkabilir miyim yok yani. Annem de yok almazdı. Gidiyorum gittim yani. İzin ayrı bilgi vermek ayrı” (K2, 29, İşçi).
Kadriye SEMERCİ ÖZKAN
Derya ŞAŞMAN KAYLI
Makalenin Tamamı: chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/dergipark.org.tr/tr/download/art...
·
309 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.