“Ahmaktır uslanmaz kalbi umutsuz bir âşığın
Çekinmez destursuz zarif adını anmaya dahi ölümün
Her göz kırpışında o vicdansız hafif meşrep ışığın
Zehirle dolmasına razıdır ruhundaki her bölümün
Sen ki korkak, aciz ve terk edilmiş bir ruh
Sen değil miydin sonsuz ölümü göze alan
Seni boğmaya geldi dev sözlerinden bir güruh
Benim tarifsiz işkencem cesedini edecektir talan
Kalmadı artık lüzumu korkak bakışlı çaresiz boş soruların
Benim, bu loş cehennemde alacağın tek cevap
Yaslı cesedinin yattığı bu paslı yatak uzanırken arasında dev boruların
Bugüne kadar çektiğin acılar cennete yasaklı işkencelerimin arasında olacaktır serap
Şimdi benim tatlı, masum, ölü bebeğim, ıstırap dolu kollarıma uzan
Ben sonsuz acılardan beslenen bir meleğim, açık yaralarından kalbine sızan.”