Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

276 syf.
·
Puan vermedi
Psikiyatri ağırlıklı bir değerlendirme olsa da elbette içerisinde, teolojik sosyolojik, antropolojik ve felsefik değerlendirmeler/yaklaşımlar mevcut. Disiplinlerin geciskenligi ve teması çok yaygın ve gerekli bir durum aynı zamanda. Bütünü oluşturan parçalar olarak görebiliriz bunu. Elbette kitap üzerine bundan daha fazlasını yazmayacağım. Ben bendeki çağrışımları not almayı seviyorum. Her bekleyiş bir umut taşır mı? Oruç Aruoba bir kitabında şöyle sesleniyordu " gelmeyeceğini bilerek bekleyecektim artık seni -öyle, bekliyordum..." Gelişten kesilen ümitle birlikte bekleyişin devam etmesi bize ne anlatabilir ? Bu durumda dahi bekleyişi sürdüren şey, beklenen şey tam olarak nedir ? Ötekinin yanındaki varlığını yitiren ve bunu yadırgayan kişi ötekinin yokluğunu nesneleştirerek; geçmiş yaşantıların anıları ve kalıntılarıyla süsleyerek ve yanılsamalarını da işin içine dahil ederek bunu bir varlık/ımsı haline getirebilir mi? Ve bütün bunlar dışarıda yitirilen umudu içeriye taşımak gibi değerlendirilemez mi? Gelmeyeceğini bilerek ( yanındaki varlığın olanaksızlığı) bekleyecektim artık seni(yokluğunun olanağı). Kierkegaard, umutsuzluğu ölümcül bir hastalık olarak değerlendirirken bunu bir ölememe hali olarak açıklar bize ve sanırım en fenası budur. Umutsuzluk dehşet vericidir ve hayatı devam edilemez kılar; ne olma ne ölme halinin imkanı vardır burada. Bekleyişi sürdürmek hayatı sürdürme imkanı verir insana. Yarına olan merak ve umut kişiyi hayatta tutar. Kişi bekleyişi dahilinde hayatını anlamlı bir hale getirebilir ve sürdürebilir. Yine Kierkegaard bekleyiş üzerine "insan bekleyişi kadar büyüktür, imkansızı bekleyen herkesten büyüktür" derken bekleyişin varoluşumuz üzerindeki muazzam etkisinin şifrelerini verir bize. Fakat yine de bütün bu umut ve bekleyiş içerisinde kişi yanılsamalara düşmekten nasıl kurtulur? Bu son sorunun cevabını aramıyorum aslında çünkü ortaya çıkan her yanılsamanın derhal ortadan kaldırılması gerektiğine inanmıyorum. Oluşan yanılsamanın bir ihtiyacı karşıladığını ve kişinin hayatla bağını korumanın bir yolu olabileceğini düşünüyorum. Keskin umutsuzluğun yıkıcılığına karşılık insan zihninin ürettiği bu yanılsama bir savunma mekanizması olabilir. Kişinin sahip olduğu ve hayatla arasındaki tek bağ sahip olduğu bu yanılsama ise bunu koparmak pek doğru olmayacaktır. Birçok psikojenik semptomun kişiyi psikozdan koruyucu bir işlev taşıyabileceğine daha önce değinmiştim. Semptomlar kişiye zarar vermekten çok zararı hafifletmek ya da uzaklaştırmak üzerine açığa çıkarlar.(tam tersiymiş gibi göründüğünde bile) Umut ve bekleyişteki yanılsamaları da benzer bir şekilde ele alabiliriz. Zararı azaltmak, hafifletmek, uzaklaştırmak için var olabilirler. Yanılsamalar bu bakımdan işlevsel olabilirler. Peki ne zamana kadar ? Bunun cevabi herkes için farklı.
Bekleyiş ve Umut
Bekleyiş ve UmutEugenio Borgna · Yapı Kredi Yayınları · 201592 okunma
·
358 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.