Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

544 syf.
10/10 puan verdi
·
33 günde okudu
#1001kitap~~~
Hermann Broch, 1 Kasım 1886'da Viyana'da doğdu. Babasının isteği üzerine aldığı mesleki eğitimini, 1907de tekstil mühendisi olarak tamamladı. 1909'da Katolik olup evlendi ancak çocuk sahibi olduğu bu evlilik 1923'te boşanmayla sona erdi. Ilk edebi yayınının tarihi 1913 tür. 1927'ye kadar babasinın fabrikasında yöneticilik yaptı, o yıl fabrikayı satip Viyana Universitesi'nde matematik, felsefe ve psikoloji öğrenimi görmeye karar verdi. Ilk roman Die Schlafwandler [Uyurgezerler] yayımlandığında kırk beş yaşındaydı. Robert Musil, Rainer Maria Rilke, Elias Canetti gibi (şampiyonlar ligi gibi) 1çok isimle arkadaştı. 1938'de Avusturya'nun Nazilerce ilhaki esnasında yanında sosyalist 1dergi bulundurması gerekçesiyle Gestapo tarafindan tutuklandı. James Joyce ve arkadaşlarının girişimi sayesinde ABD'ye iltica etti. Aynı yıl, 1radyo konuşması olarak yazmaya başladığı ama daha sonra 1çoklarınca kendisinin başyapıtına dönüşen romana, Vergilius'un Olümü hem orijinal dilinde hem de Ingilizce çevirisiyle beraber yayınlandı. 1950 yılında Nobel Edebiyat Ödülü adaylarındandı. Amerika'da sürgündeyken kitlelerin davranışları üzerine çalışmaya başladı ve siyasete dair fikirlerini yazmaya devam etti ki bu kitabında bazı toplumsal dokundurmalar çok yerinde tespitlerdi. Kitlelerin davranışlarına dair yarım kalan çalışması demokrasi ve insan haklarını savunan çok daha büyük 1projenin parçası olacaktı. 30 May 1951'de New Haven, Connecticut'ta öldü. (Kitap yazar bilgisidir) ~~~Doğuştan toprağın adamıydı, yeryüzü hayatının huzurunu seven biriydi; toprağa bağlı 1toplumda geçecek, sade ve güven dolu 1ömre uygun 1insan; kökleri gereği yerleşip kalmasına izin verilmiş, dahası yerleşmeye zorlanmış biri; aynı zamanda da daha yüce 1kader gereği, yurdundan ne kopabilmiş ne de orada kalabilmiş biri; bu kader, onu ötelere, toplumun dışına sürüklemiş, kalabalıklar içersinde düşünülebilecek en çıplak, en kötü, en vahşi yalnızlığın içine atmıştı, onu kökeninin yalınlığından koparmış, uçsuz bucaksızlığa, gittikçe büyüyen 1çeşitliliğe doğru kovalamıştı! böylece büyüyen, sınırsızlığa açılan, sadece gerçek hayat ile arasındaki uzaklık olmuştu; evet, gerçekten de yalnızca bu uzaklıktı büyüyen: Vergilius hep kendi tarlalarının sınırlarında gezinmiş, her zaman kendi hayatının sınırboylarında kalmıştı; huzur nedir bilmeyen 1insan; ölümden kaçarken ölümü arayan, eser vermek isterken eserden kaçan biri; 1âşık ama yine de hep kovalanmaya yargılı, gerek iç gerekse dış dünyanın tutkuları arasında yolunu kaybetmiş, kendi hayatına sadece konuk olabilmiş biri.~~~ İlk bölüm Su—Varış kısmında geçen bu cümleler neler okuyacağınızın habercisi niteliğinde olup, Ateş—Çöküş bölümünde ise özellikle gerçek ve düş kısımlarından varoluş, aşk, köklerine giden uzantılarında uzun bölünemez cümleleriyle edebi, düşünsel 1yoluculuga çıkariyor bizi. 3.bölüm olan Toprak—Bekleyiş te aramak, köklere inmek, hissetmenin, bilmenin ve uykuya kaçışa, ışığın acıtmasına ve Aeneis'e, köle-sahip olma ya da kendi adına hiç1şeye sahip olamama vurgularıyla varoluşsal durumlar içinde, sevgi, aşk, gerçeklik, sessizlik ve boşluğun derinliğine dair ifadeleri yine mükemmeldi, özellikle bu bölümde ~~~"Hep kendini aradın beni bulmak için ve kendini bulduğunda da beni aradın."~~~ bu cümleye ayrı 1deger verdim ve kendi adıma güzel 1düşünsel yolculuğa çıktım. Son bölüm Hava—Eve Dönüş, dünyanın ölçüsüz derinliğinden başlarken, sessizlik içinde sessizlik, hatırlayış içinde hatırlayış ve yaratılış içindeki sonsuzluk ve yüreğin gelgitlerinden hiçlik, evrene uzanan dönüşümün boşluğuna uzanmaktadır. Avrupa modernizminin önemli başyapıtı sayılan, yaşamla ölüm arasındaki ilişkiyi irdeleyen "Vergilius'un Ölümü" ölmeden önce okunması gereken 1001kitap arasında olup, Vergilius hayatının son gününde, henüz bitiremediği Aeneis'in ahlaki 1muhakemesini yaparak Brundisium'daki Augustus sarayında geçer. El yazmasını yakma kararı, ya­rım kalmış romanı Amerika'ya götürürken Broch'un kendi duyduğu endişeleri yansıtmaktadır. Roman, yapısının ana parçaları olan, neredeyse sonu gelmeyen uzun cümlelerle yazılmıştır. Tarzın esası "tek düşünce, tek an, tek cümle" olarak belir­lenmiş olup yazara anlaşılması güç, çok katmanlı düşünceler boyunca, deneme yazımına dönüşme­den, rahatlıkla ilerleme imkanı da tanır. Son derece entelektüel 1karmaşayı de­rin ve duyarlı 1yakınlıkla anlatan yazar, dili sonuna ka­dar zorlarken, alıntı yaparken elimden geldiğince kısa tutmaya çalıştım ama hep cümleler sanki 1tarafı eksik anlamsız kalıyormuş gibi hissettim her paylaştığım alıntıda. Kitap hakkındaki görüşlerinin özeti niteliğindedir alttaki alıntı, kitabın içeriği deniz kadar ağır, deniz kadar hafifti fakat yine de dilin ötesindeydi, severek ve cümlelerden çokça keyif alarak okudum zorlu 1kitap olsa da... ~~~söz tarafından sarıp sarmalandığı ölçüde, akıp giden tınılara katıldığı ve onlar benliğine katıldığı ölçüde söz daha erişilmez ve büyük, daha ağır ve kaçıp gidici oluyordu, boşlukta denizdi, boşlukta dalgalanan ateşti, deniz kadar ağır ve deniz kadar hafifti, buna rağmen hala sözdü: Vergilius, onu alıkoyamıyordu ve alıkoymak hakkına da sahip değildi; söz onun için anlaşılmaz dile getirilemezlik haliydi, çünkü dilin ötesindeydi~~~ Her okurda farklı derin hisler oluşturabilecek nitelikte olup edebi ziyafetin ve şölenin de yaşanayacağı güzel 1kitap. Herkese sağlıklı mutlu huzurlu keyifli okumalar dilerim...
Vergilius’un Ölümü
Vergilius’un ÖlümüHermann Broch · İthaki Yayınları · 2022348 okunma
··
3.127 görüntüleme
AYŞE... okurunun profil resmi
Buarada ben Aeneis okumadım🙈😬 en kısa zamanda listeme alacağım🤩 Aeneis bilgisi, Romalı şair Vergilius'un Roma İmparatorluğu'nun destanı sayılan epik destanı. Destanın ana kişisi olan Aeneas, Troyalı 1kahramandır. Aeneas, efsanalere göre Ankhises'le Afrodit'in oğludur, Truva krallar soyundan gelir ve Hektor'un kuzenidir. Truva'nın Yunanlara karşı savunulmasında önemli 1rol oynamış ve başarılarıyla 1tek Hektor'u geçememiştir. Homeros; Aeneas'ın bu ikinci adam durumundan hoşnut olmadığından söz eder. Sonraki efsanelerde Truva'ya ihanet ettiği görüşü de bu sözlerden doğmuştur. Bununla birlikte efsanesinin daha yaygın biçiminde hayatta kalan Truvalıların önderi olarak gösterilir. Her iki durumda da Aeneas savaştan sağ çıkmayı başarmıştır...
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Halil Korkmaz okurunun profil resmi
Güzel bir inceleme olduğu anlaşılıyor ama 'bir'leri '1' olarak yazmanız incelemeyi sinir bozucu ve anlaşılmaz hale getiriyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.