Gönderi
Ayçöreği ve Denizyıldızı kitap kapağı olarak ve isim olarak beni kendine çeken bir kitaptı. İsminin neden böyle olduğunu çok merak etmiştim.
Sunay Akın bu defa bize bayraklar hakkında hikayeler anlatıyor. Bayrağın rengi, şekli, bazı coğrafyalardaki değişik bayraklar hakkında bilgi veriyor. Ama bunun yanısıra bizim bayrağımız hakkında da birtakım önemli noktalara değiniyor. Arif Nihat Asya'yı eleştiriyor ki okurken bir anda aydınlanma yaşadım gerçekten mantıklı geldi Sunay Akın'ın söyledikleri.
Kitabın başlarında da Anne Frank'in Hatıra Defteri hakkında bazı bilgiler veriyor. Ve Yahudilere yapılan soykırım ve ırkçılık üzerinde topluyor yazılarını. Genel manada ırkçılığa ve içi boş milliyetçiliğe karşı yazılmış öyküler olarak yorumladım bu kitabı. Birtakım yönetici veya yetkililerin de mafya ile bağlantılı çalışmasını bayrağı paravan olarak kullanmasını eleştiriyor.
Bunlar dışında yerli ve yabancı şairlerden yaptığı alıntılar çok güzel. Yepyeni bilgiler edindim okurken. Sadece yazara katılmadığım önemli bir nokta vardı. Taksim anıtını anlatırken anındaki peçeli kadını geri kalmışlık açık kadını ilerici, çağdaş, özgür olarak nitelendiriyor. Bu konuda çok yanlış bir yorum yaptığını düşünüyorum Sunay Akın'ın ve bu yorum gerçekten rahatsız edici. Daha başka bir bakış açısıyla, bu ülkeyi oluşturan hem açık kesimin hem de kapalı kesimin birlikte hareket ederek daha ileriye gideceğini, kurtuluşta beraber rol oynadıklarını söyleyerek daha güzel bir bakış açısı sunamaz mıydı acaba? Acaba kendi ön yargılarına mı kurban gitmiştir bunları yazarken?
Yorumu oyuncakları çok seven Sunay Akın'ın oyuncaklar ile ilgili bir cümlesi ile bitirmek istiyorum:
"Oyuncakların ülkesi yoktur. Barış içinde yaşarlar bir rafta ya da sepetin içinde. Cepheler kurup onları karşı karşıya getiren de, kıran da, insanlardır."
·
145 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.