Yer yer psikolojik olarak zorlanmış olsam da bu duyguları geçirebilecek kitap sayısı bana göre çok fazla değil. O yüzden ruh halinizin kötü olmadığı bir dönemde iyisiyle kötüsüyle okumanızı öneririm. Otobiyografik özellikler taşıyan ve Sylvia Plath'in kendi intiharından bir ay önce yazdığı bu romanın ilk yarısında üniversite çağındaki Esther Greenwood'un 'flashback'ler eşliğinde erkeklerle ilişkilerini ve hayatındaki psikolojik değişimlerin ana hatlarını, ikinci yarısındaysa derinleşen sorunlarının sonuçlarını okuyoruz. Diğer incelemelerin aksine anlatımının karmaşık olduğunu düşünmüyorum. Bence ustaca geçişler yapılmış ve anlatılmak istenilen tam gerektiği gibi anlatılmış. Yapılan betimleme ve benzetmelere hayran olmamak da elde değil. Örneğin sayfa 143'te karakterin kafasında bir anı canlanması "açamadığı bir kapının anahtar deliğinden bakma"ya benzetiliyor. Feminist özellikleri dikkat çekici ve maalesef cinsiyetçiliğin birçok şekilde kendini gösterdiği edebiyat alanında okuması ayrı bir keyif veriyor. Biraz iddialı da olsa kitabı okuduktan sonra hayattaki sorunlara bakış açımın değiştiğini söyleyebilirim: Sanki kişiler ve dış olaylar moralimi bozamaz gibi hissediyorum, kendimle başa çıkabilirsem her şey hallolacak. Sanırım Esther'in ruh hali ve düşünceleri bana bunu hissettirdi, her ne kadar Esther dış olaylar ve toplumsal baskılar sebebiyle bu hale gelmiş olsa da en büyük savaşını hepimizin yapması gerektiği gibi kendi benliğiyle verdi, ya da hala veriyor. #179429674

Sırça FanusSylvia Plath · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201911.7k okunma

·

136 views

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

miranda