Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

344 syf.
8/10 puan verdi
·
16 günde okudu
İlksöz: O koca boşluğa düşmemek için bir yerlere tutunmak gerek. İnsanın, hayatını rutininden, rayından çıkaran büyük olaylar oluyor yaşamımızda, sevdiklerimizin bedenen yanımızdan ayrılması gibi. Raydan çıkan hayat sarsıcı bir süreç sunuyor bize. Tekrar raya dönebilmek için, o bizi allak bullak eden sarsıntıları atlatabilmek için tutunacak bir şeye ihtiyaç var. Yoksa kaybolup gideriz bu karanlık yollarda. Tutunacak şey de bazen geriye kalan sevdiklerimiz, yakınlarımız, dostlarımız oluyor (varsa kötü gün dostu tabii), bazen mesleğimiz, uğraşlarımız, bazen de inancımız. Hepsine ya da bazılarına bir şekilde tutunabilmek gerek. Dervişin Teselli Kolleksiyonu, bu sarsıcı acılarla rotasını kaybetmiş ya da kaybetmekte olanlara çoğunlukla tasavvufi açıdan bakılan 99 alternatif teselli sunuyor. İnsan, normal yaşamında olduğu gibi, bu acılarla karşılaştığı dönemde de bencildir aslında haklı olarak. En büyük acının onun olduğuna, çektiği ıstırabın büyük olduğuna hem kendini hem de varsa çevresindekileri inandırmak için uğraşır durur bu süreçte. İlgi bekler, çocuk gibi ilgilenilsin ister hep.  Ama biraz zaman geçince, başını biraz yerden kaldırınca, gözlerini kendi üzerinden etrafindakilere çevirince ve hepsinden önemlisi bakarken görebilince, bu acılara sadece kendisinin değil, aynısına hatta zaman zaman daha da büyüğüne başkalarının da katlanmak için çaba gösterdiğini farkeder. (yarası benzer olanlara selam olsun). Kitap, 99 teselliyi, her biri ayrı başlıkta birkaç sayfa ile açıklar. Kimi zaman başa gelen durumun oluşma sürecinde arar teselliyi, kimi zaman kabullenme sürecinde, kimi zaman da kıyaslama ile. 99 teselliden büyük bir kısmı size farklı bir bakış açısı verip üzerinizdeki o bencilliği atmanızı sağlar. Kimi teselliler içinizdeki "ferah" kuşlarınının kanat çırpıp havalanmasına sebep olur. Kimisi acıyan yaraya yeni bir bıçak saplar, çünkü okuduklarınızla başınızın üstünde "keşke" bulutları toplanır, sizi iyice hüzne boğan "pişmanlık" kasırgaları başlar ve aklınızı daha da bulandıran "acaba" gelgit dalgaları altında kalırsınız. Kitabı okurken genel olarak beğendimi belirtmem gerek, bolca da alıntı yaptım.  Ama iki eleştirim olacak. Birincisi tesellilerin nerdeyse tamamının sadece dini açıdan değerlendirilmesi. Dini açıdan bakışa bir eleştirim yok ama kitabın  başında verilen düşünür ve yazarların çoğunluğu batı kökenli. İnsan bunu görünce ve okumaya başlayınca bu kişilerin görüşlerinin de ilgili tesellilerde güçlü bir şekilde yer almasını bekliyor. Ama maalesef bu kişiler ya bir alıntı ile ilgili bölümde geçiyor ya da bölüm sonundaki bir alıntı ile. Dolayısıyla tesellilerdeki batı görüşü kısır kalıyor her ne kadar kitabın alt başlığı "Doğu'dan ve Batı'dan 99 Teselli" olsa da. İkinci eleştirim de nerdeyse tüm tesellilerin aynı noktadan destek alması, Kader inancı. Yani başına gelenlere bir şey yapamazsın, katlanman ve sabretmen gerekir düşüncesi. Tabii ki Kader imanın şartlarından biri ama aynı İslam inancında  her ne kadar üzerinde yüz yıllardır tartışılsa da  külli irade ve cüzi irade kavramları da var. Yani aslolan, yaratıcı tarafından belirlenen ya da bilgisinde olan ana kader ve bu ana kaderi değiştiremeyecek olsa da belirli bir sınır içinde bize tanınan özgür kararlarımız. Bu kavramların sınırları nerede biter başlar bilinmez. Belki de insanı bu hırpalar, ne zaman kaderi kabulleneceğini ne zaman kaderi içindeki özgür alanda karar verme hakkını kullanacağını bir türlü bilemez. Boşa çekilen kürekler acıyı katlar, çekilmeyen kürekler de pişmanlıkları. Belki de bu bilinmezlik, hayatımızı yeniden rayına oturtma sürecini uzatır ve uzayan bu süreç bizi daha da sarsar. Şu an yaşadıklarım tam olarak bu sanki, yapabileceklerim vardı da yapmadım mı yoksa yapsam da yapmasam da hiçbir şey değişmeyecek miydi, ya da aldığım kararlar yanlış mıydı yoksa hangi kararı alsam da beni aynı son mu bekleyecekti. Aylardır kendime sorduğum soruların, ardı arkası gelmeyen acaba ve keşkelerin özü bu cümlede yatıyor aslında. Aylardır kendime sorduğum soruların, ardı arkası gelmeyen acaba ve keşkelerin özü bu cümlede yatıyor aslında. Bunları yazarken aklıma geldi. Yıllar önce okuduğum, okuduktan sonra da dilimden hiç düşürmediğim bir dua vardır Marlo Morgan'ın Bir Çift Yürek kitabının sonlarında: “Tanrım, bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etme gücü, değiştirebileceğim şeyleri değiştirme cesareti ve bu ikisi arasındaki farkı anlayabilme sağduyusu ver.” Ah o sağduyu nerdesin. Bir de bazı tesellilerde gözüme çarpan zıt durumlardan bahsedeyim bir iki cümle ile. Kader Tesellisi bölümünde insanın kaderi değişmez ve baştan bellidir küçük büyük her şeye boyun eğmek gerek, her şeyi kabullenmek gerekir derken hemen sonraki bölümde Arınma Tesellisi'nde bir şey yaptın da bu oldu deyip insanın başına gelen şeyleri yaptıklarında araması gerek diyor. Sonraki Rıza Tesellisi bölümünde de hastalık Allah'ın hükmüdür diye belirtmekte. Oysa bir önceki tesellide hastalığın sebeplerini yaptıklarında ara gibi bir yaklaşım vardı. Yine arka arkaya iki bölümde önce her şeye sabretmenin önemine değinilip Eyüp peygamberin sabrı örnek verilirken bir sonraki bölüm sabır yerine gözyaşı döken dervişin cevabı ile başlıyor: Allah benim sabretmemi değil ağlamamı murat etmiş. Bunu ayrı bir eleştiri olarak değerlendirmedim. Belki tesellileri tek tek alıp birbiri ile kıyaslamamalı. Bir de bu süreçteki ben tutunacak teselli ararken fazlasıyla didiklemiş olabilirim, yaramı hangi teselli hafifletecek diye. Laf lafı açıyor, teselli arayışımız bir niyetten, hedeften çok, ona yapılan bir yolculuk aslında. Çünkü bu acının yarası öyle bir yara ki yaranızdan kan akmaz, hatta yarayı bile görmezsiniz sadece acıyı hissedersiniz. Zaten aksa, pansumanla kanı durdurursunuz, yarayı görseniz üstüne merhem sürer iyileştirirsiniz. Ama sadece acısını hissettiğiniz görünmeyen bir yara geçmez hiçbir zaman. Yalnızca  acıyı tada tada acı eşiğiniz yükselir farkında olmadan. Ve o yaraya bir şey dokundukça acı artsa da, ki her seferinde hep artar, yine de dayanırsınız o farketmeden sürekli yükselen acı eşiğiniz sayesinde. Çünkü her seferinde aralarındaki bağ daha da  kuvvetlenir, her seferinde yara acıyı daha çok tanır acı da yarayı. Annem sonrası süreçte sürekli karşıma çıkan bir kitaptı, Dervişin Teselli Kolleksiyonu. Bir uygulama açıyorum reklamlarında çıkıyor, bilgisayarda bir web sayfası açıyorum kitap önümde beliriyor. Bazı şeylerin rastlantıdan öte olduğuna inananlardanım. Bu kadar çok denk gelince ben de kaderime boyun eğdim  (belki de bana tanınan özgürlük sınırları içersinde kararımı verdim kimbilir), bazı kitap dostlarının paylaşımlarından da hatırladığım kitabı aldım okudum. Yüreği yananlara şifa olması dilekleriyle. Kitapla. Sağlıcakla. . Sonsöz: Milan Kundera'nın dediği gibi; "Kiminle güldüğünü unutabilirsin; ama kiminle ağladığını asla!". . .
Dervişin Teselli Koleksiyonu
Dervişin Teselli KoleksiyonuMecit Ömür Öztürk · Hayykitap · 20176,7bin okunma
·
209 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.