Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hunların Anadolu akını];
Hunlar en büyük gayreti uzak doğu bölgelerinde göster-mişlerdir. Bir sel gibi Kafkas Dağları’nın dar boğazlarından geçen Hun gruplar Ermenistan’ı aşarak Doğu İmparatorlu-ğu’nun en zengin eyaletlerine doğru ilerlemişlerdi. Kapadokya köylerinden dumanlar yükseliyordu. İşgalcilerin Halys’e (Kızılırmak) doğru ilerledikleri söyleniyordu. Suriye‘nin bazı bölge-leri harap olmuştu ve Antiokheia‘da savunmaya geçmişti: ‘bu-güne kadar danslara ve mutlu insanların şarkılarına ev sahipliği yapan Orontes (Asi) Nehri’nin kıyılarında düşman atlıları gürlüyordu’. Kalabalık esir grupları ve büyükbaş hayvan sü-rüleri Kafkasya’nın kuzeyinden uzaklara götürülüyordu. ‘Kırımlı kabilelerinin savunma hattı olan Cimmer bataklıklarının ötesinde, Suriye’nin gençleri esir düşmüştü’. Ermenistan’da Hunlar Meliten şehrine ulaşmıştı; oradan da Euphratesia eyaletini aşmış ve Coele Suriye ve Kilikya’nın içlerine kadar dörtnala gitmişlerdi.
Sayfa 43
·
304 görüntüleme
Can Uysal okurunun profil resmi
Jerome bu akınları çok canlı bir şekilde aktarır: Dikkat, Arabistan‘dan değil, Kuzeyden, Kafkasya’nın çok uzak kayalıklarından gelen kurtlar geçen sene üzerimize akın etmiş, çok kısa süre içerisinde birçok büyük eyaleti istila etmişti. Kaç tane manastır zapt edilmiş, kaç dere insan kanıyla kırmızıya boyanmıştı! Antiokheia şehri ile Halys, Cydnus (Tarsus), Orontes ve Euphrates nehirlerinin suladığı şehirler kuşatılmıştı. Tutuklular sürüler halinde zorla uzaklaştırılıyorlardı; Arabistan, Finike, Filistin ve Mısır, Hunların terörüne esir düşmüşlerdi. Yüz tane dilim, yüz tane ağzım ve demir gibi bir sesim olsaydı, yine de her bir felaketten söz edemezdim.
Can Uysal okurunun profil resmi
Ve yine: İşte birdenbire haberciler bir oraya bir buraya koşuşturdular ve bütün Doğu bölgesi titredi, çünkü Hunlar, uzaklardaki, buzlu Don Nehri’yle Massagetae‘nin azman insanları arasında kalan ve İskender Kapıları’nın bu vahşi ulusları Kafkasya’nın kayalıkları arkasına hapsettiği Maeotis’ten kopmuş akın akın geliyordu. Hızla hareket eden atlarıyla oraya buraya ilerlerken bütün dünyayı panik ve katliama sürüklediler. O sıralarda Roma ordusu iç savaşlar yüzünden Roma’da kalmak zorundaydı... İsa böyle canavarları gelecekte Romalıların dünyasından uzak tutsun! Hunlar hiç umulmadık yerlerde birdenbire ortaya çıkıyorlardı: hızları dedikoduları bile geçmişti ve ne din, ne makam, ne yaş, ne de ağlayan bebeklere karşı acıma duyguları vardı. Daha yeni hayata başlayyanlar, içerisinde bulundukları tehlikenin farkına bile varmadan, kendilerine karşı doğrultulmuş kılıçlara gülümseyerek ölüme gi-diyorlardı. Alınan ortak bir duyuma göre ise, altın açgözlülüğü yüzünden Kudüs şehrine doğru yönelmişlerdi. Antiokheia‘nın barış zamanı ihmal edilen duvarları çarçabuk yamanmıştı. Tyre yine karayı terk edip eski adasını aramaya başlamıştı. Bizler de gemilerimizi hazır tutmaya, kıyıda bekleyerek düşmanın gelişine karşı önlem almaya ve rüzgârın çok şiddetli esmesine karşın, gemilerin batmasından çok düşmandan korkmaya şartlanmıştık
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.