3.kitapla birlikte artık, Çukurova'nın taşını, toprağını, yazını, kışını, bitkisini, hastalıklarını, ovalısını, dağlısını, kasabalısını hatmettiğimi düşünüyorum :) Coğrafyayı tamamen, yazarımızın güçlü betimlemesi sayesinde, tanıdığımı hissediyorum. Kitabın konusuyla ilgili söyleyebileceğim tek farklılık; bu kez İnce Memed değilde yan karakterlerin hayatları, kim oldukları ve gayeleri ön planda tutulmuş. İlk kitaplardan tanıdığımız Topal Ali, bu kitabımızda biraz daha ağırbaşlı, daha kendinden emin çıkıyor karşımıza. Kurduğu cümlelerin altını çizmek istiyor insan. "insanoğlu hiç belli olmaz ağam. Bugün böyleyse yarın şöyle. İnsan her gün yeniden doğabilir. Ama her sabah anadan yepyeni, başka bir insan olarak doğabilir. İyi de doğabilir, kötü de... Şimdi bu baktığın, gördüğün benim, Ali'yim. Yarın bir iş yaparım ki senin de benim de aklımızın köşeciğinden geçmemiş ola." " insan tanıdığını sandığı insanı, kendisine benzeterek tanır. " Bazı cümleler sadece altı çizili kalmamalıymış geliyor bana arkadaşlar. Üzerinde çokça düşünmeli. Kitabın ilerleyen sayfalarında, dönemin ınsanlarının ün, ünvan, para hırsını okurken insan bir tuhaf oluyor. İnsanlık adına umutsuzluğa kapılıyor. Biraz da günümüze benzetiyorum açıkçası. Fark kullanılan dil, kullanılan araçlar. Hırs aynı, bencillik aynı, körelen kalpler aynı sanki. "Devir döndü Battal Ağam, insan azgınlaştı. İnsan insanlıktan çıkıştı. Bundan sonra biz iflah olur muyuz ola? Bundan sonra herkes kendini düşünüyor. Eskiden bir tek insanın tırnağına taş değse, bir oymağın, bir aşiretin, bütün şu dünyadaki insanların yüreğine değmiş gibi olur, herkesin yüreği sızlardı. Şimdi ya, şimdi herkes birbirinin ölüsüne basıp geçiyor, basıp geçiyor, basıp geçiyor. " Hürü Ana nasılda zamansız, zamanı aşarak konuşmuş. Sanki o dönemleri değil de bugünleri görüp konuşur gibi. İşte kitap bu yüzden okutuyor hala kendini. Hangi dönemde, hangi yaşta okursan oku, mutlaka kendinden bir parça buluyorsun. 3.kitabın en belirgin özelliği ve bence verdiği en önemli mesaj şuydu; ilk kitaplarda hep bir zalim ölür başka bir zalim gelir mantığıyla, İnce Memed dahil köylülerin bir karamsarlığı vardı. Bu kitap ise bu tabuyı tersine çeviriyor. Umudun asla kaybolmayacağı ve kalpleri canlı tutan, yaşamayı değerli kılan bir umudu her zaman taşıdığımız unutulmamalı. Kahramanlarımızdan Battal Ağca'nın bu konudaki cümleleriyle sizleri başbaşa bırakıyorum ve iyi okumalar diliyorum :) "... Her insanın içinde bir mecbur kurdu, bir İnce Memedlik, bir Köroğluluk kurdu var. Köroğlu gitti İnce Memed geldi. İnsanoğlunun içinde bu kurt oldukça, insanoğlu ne olursa olsun yenilmeyecek. Sen insanoğlunun içindeki kurtsun, ne olursan ol, nereye gidersen git. İşte insanoğlunun içindeki bu kurt yiterse, insanlıkta işte ozaman insanlıktan çıkar. İnsanoğlu içindeki bu kurdu yitirmeyecek. Ona kıyamete kadar gözü gibi, yüreği gibi bakacak. O kurt insanoğlunun şah damarı, atan yüreğidir."

İnce Memed 3Yaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202319,5bin okunma

·

72 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Gülşah Gümüş